.
Size en acı verici olan şey O kitaba karşı olan direncinizdir
.
Levh-i Mahfuz okuma sürecinde ki
en acı verici olan şey
O kitaba karşı olan direncimizdir.
Levh-i Mahfuz okuma süreci boyunca bastırılmış anılarımız,
yaşanmışlıklarımız bilinçli bir şekilde yüzeye çıkmaya başlar ki,
bizim hissel ya da duygusal algımıza gelerek bütünlenebilsinler.
Bu yaşanmışlıklar yüzeye çıktıkça,
dayatma ve yasaklamalarla oluşturulan bu anılar
genellikle fiziksel acı ya da rahatsızlık olarak gerçekleşir.
Bu durum bedenimizin bizim dikkatimizi bu çıkmaza
vermemiz için iç dünyamıza yönelme çağrısıdır.
Bazen EGO’nun devreye girmesiyle,
bizim tepkisel ve programlanmış içgüdümüz ya kaçmak
ya da bizimle ilgilenecek birini bulmak isteyecektir.
Gerçekte her şeyin farkında ve bilincinde olan
ruhsal bedenimizin gücü kendi özümüzde mevcutken
başkasının ilgisine bel bağlamak oldukça abestir.
Bunun için şu ANDA başkasına koşma eğilimi yerine
uzun süredir GÖZARDI etmiş olduğumuz
bu fiziksel, zihinsel ve duygusal duyumları
koşulsuz olarak HİSSETMEYİ seçmeye davet ediliriz.
Sadece siz şunun farkında olun;
Doktor ya da Şifacı her ne kadar yetenekli
ve deneyimli olursa olsun bizim/sizin rahatsızlığımızı,
acımızı sizin/bizim yerimize hissedemez.
Bizim yerimize fiziksel girişimde
ya da zihinsel süreç uygulamasında bulunabilirler
ama hiç kimse bizim yerimize HİSSEDEMEZ.
İnsanlık deneyimindeki toprak bedenler ile yapılan yolculuklarında
bilgeliğe ulaşmış olanlar bizlere, bizim ortak kaynak,
tanrısal zeka, evrensel enerji ya da ışık ya da Tanrı dediğimiz,
yaratıcı GÜÇ ile doğrudan bağlantının
hepimizin içinde var olduğunu söylemektedirler.
Eğer bunu bir şekilde KABUL edebilirsek,
sadece bir konsept olarak bile olsa,
kendimizi içsel o muhteşem Tanrısal IŞIK beden ile
doğrudan bağın ve bu ortak Yaratıcı kaynağın
sonsuz FARKINDALIK kapasitesinin bizim
bilinçli yönlendirilen dikkatimizde bulunduğu
olasılığına açmış oluruz.
Ancak bu anlayışın kapsadığı olasılıklar,
BİZ onları deneyimleyene kadar sadece
birer zihin jimnastiği şeklinde kalırlar.
Bilgi, enerjidir.
Bilgi ancak yaşamınıza yerleştirdiğinizde
yani deneyimlediğinizde size mucizeler sunar.
Bunun doğruluğunu anlayabilmemizin tek yolu,
bilinçli ve istekli bir şekilde kendi dikkatimizi
fiziksel, zihinsel ve duygusal dengesizlik durumunuzu
çözme niyetiyle ÖLMEDEN ÖNCE ÖLMEYİ deneyimlemektir.
Başka bir deyişle AN BE AN yaşadığımız deneyimlerimiz
bizim şahsi laboratuvarımız, kendi test merkezimiz olacaktır.
Bu deneyim için, nefesimizle en az 25 dakika
özenli bir şekilde çalışarak dikkatimizi tekrar
fiziksel, zihinsel ve duygusal bedenlerimize yöneltip
bu deneyimi, şimdi de ve burada yani o ANDA
demir atmak için kullanmalıyız.
Bu deneyimimizin en basit sonuçlarından biri
çocukluğumuzdan beri başarılı bir şekilde
farkındalığımızdan sakladığımız
acı ve sıkıntılar ile yüklenmiş olduğumuz dayatma ve
yasaklamaların farkına varmaya başlamamız olacaktır.
Levh-i Mahfuz okuma sürecinde,
duygusal durumumuzun koşullanmış zihinsel
ve fiziksel olarak algıladığımızdan
tepkimiz otomatik olarak KORKUDAN kaynaklandığını
ve karşı koyuşla beslendiğini öğreniriz.
Farkında iseniz, bu dünyada bedenlendiğiniz andan itibaren
başkalarının örnekleriyle KORKUYU hissetmeyi
ve bunun sonucunda acı ve streslere
karşı koyup kontrol etmeyi, yatıştırmayı,
hissizleştirmeyi, dikkatimizi dağıtmayı
ve hatta daha da ileri gidip onu
ilaç ya da operasyonla kesmeyi öğreniriz.
Rahatsızlıklarımızın ve hastalıklarımızın
bizi kuşatan düşmanlar olduğunu
ve bunları deneyimlerken,
ne pahasına olursa olsun bunlardan kaçmayı
ya da onları yok etmeyi hatta sonuçta
intihar etmeyi bile düşünür ve inanırız.
Levh-i Mahfuz ise bizi bu acı, sıkıntı, rahatsızlık
ve hastalıklarla olan deneyimlerimizde
onları dinleyerek bir AYNA önünde
özümüzle sohbet etmeye davet eder.
Bizden bu deneyimlerin özenli bir şekilde
bilinçli olarak gerçekleştiği olasılığını
düşünmemiz istenmektedir.
Başka bir deyişle, bu deneyimler başımıza geldiğinde
olmaları gerektiği içindir.
.
Güzel Kur’an-ın Bakara süresi 155.
“Andolsun, BİZ sizi biraz korku, açlık ve bir parça mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltmekle imtihan edeceğiz. SABIR gösterenleri müjdele.”
.
.
.