.
..
Sessizliği dinleyebilen özel kulaklar için.
.
“Dün birşey hissettim Twitter’a şöyle bir bakarken. Herkes ne kadar kendi aleminde. Trending topicler, geyikler, makaralar. Biz neredeyiz? diyordum kendi kendime. Bi ses bana ‘Tanrı nerede ki, sen nerede olasın?’ dedi.
Sahi, Tanrı nerede?
Sadece her yerde.
Davulsuz ve zurnasız.
SESSİZCE.
Tanrı’nın varlığını sadece bazıları bilir.
Buna rağmen herkes Tanrı dünyasında yaşayıp
ölmeye devam eder.
Sadece belli zamanlarda ortaya çıkar Tanrılık makamı.
Onun dışında ‘yok’ hükmündedir.
Kamuflaj kıyafetleri içindedir.
’Yok’ hükümlerine bakıp Tanrı’yı yok saymak
veya zannetmek de iman iddiasındakilerin en büyük zafiyetidir.
‘Bakalım Tanrı var mı göreceğiz?’ diyen insan
aslında inancını da düşüncesini de kaybetmiştir.
Tanrı yağmur olup yağdığında onun damlalarıyla ıslanmak için
kâmil insan olmaya gerek yoktur.
Akıllı da akılsız da ıslanmaktan kaçamaz artık.
‘Bakalım Tanrı var mı göreceğiz?’cilerin
Tanrı’nın dolduruşlara getirilebilecek biri olmadığını
anlamak için biraz daha büyümeleri gerekiyor.
Eee bir insana iki tane göz takarsan olacağı budur.
Olduğu söylenen herşeyi görmek hatta ısırmak,
damağına değdirmek isteyecektir.
Tanrı gerçekten sadece bazı anlarda malum oluyor.
Malum (açık) olmamayı, müphem (şüpheli) olma ile karıştıranlar
ateşin bulunduğu günden bu yana sayıca hiç azalmadılar.
“Tanrı böyle ise o zaman biz de şöyle” cümlelerine bakıp,
kendini Tanrı mı zannediyorsun
demeye hazırlanan gafil kardeşim.
Söyle sen kimi örnek alıyorsun?
Şşşşşşşş…
Sssss…
Ggggg…
Şeyhtan’ın Son Günü, dünyaya ulaşmış bilgilerin içinde
devir itibariyle en kritiği.
Şeytan’ın Şeyh olduğunun apaçık kanıtı,
tantanalı şu dünyada sekiz sütuna manşet olmasa da,
bundan sonra dünyanın alacağı yeni düzenin
hakiki bir öngörüsü.
Bu sessizlikleri de aslında yazılanların
en mükemmel doğrulayıcısı.
Sessizliği dinleyebilen özel kulakları için.
Özgürlük türkülerindeki özgürlük.
İşte onun anahtarı burada.
Şeyhtan’ın Son Günü manifestinde.
John Lennon ‘Imagine all the people living in peace’
dediğinde daha havalı, daha melodili duruyor kabul.
Hatırlatırım ‘Bütün insanların barış içinde yaşadığı
bir dünya hayal et’ diyen adam manyakça katledildi.
Bir cümle bu kadar ütopik olabilirdi.
Bizim manifestomuz ise
gerçeği ifade etmenin ötesine geçeli çok oldu.
Tanrı bize, OL ilminden azıcık tattırdı,
şu OLanlara bak.
Bizim manifestomuz ifade ettiğinin
emir telakki edilip gerçek kılındığı mekanizma.
İşte ortalamanın şalterlerinin attığı yer tam da burası.
Hayır beyamca.
Ben kendimi deli sanmıyorum,
tek problemimiz sen kendini normal sanıyorsun.
Şu anormal ülke ortamını,
şu anormal dünya gezegenini
normal kabul edersen olacağı budur.
Ters yöne girmiş Laz’ın fıkrasındaki gibisin.
“Ula hani pu ters yöne girenlor tek kişıydu”
diye diye gidiyorsun tersten tersten.
Artık Şeyhan’ın Şeyhliği malum edildiğinden beri
ırmaklar bile daha bir farklı akar oldu.
Sadece dünyanın kutuplardan hafif basık biçiminde
bir değişiklik beklemiyorum.
Onun dışında herşey cıvık yapışkan
bir oyun hamuru gibi şekilden şekile girecek.
Değişimi görmek için can atan BİZLER
değişime biraz kapalıyız tek sorunsal, burada.
Değişim pencerenin önünde oynansın isteniyor,
değişim içeride patlamıyor tek sorun burada.
Yaşımız, başımız, cinsimiz, cinsiyetimiz
bir demir olup atlıyor denize ve kıpırdatmıyor bizi.
Sorunsal burada.
Oysa dünyanın değişmemek gibi bir sorunu yok.
Senin şaşı bak şaşırmış gözlerinin
değişimi yakalayamama sorunsalı var Ki
bu yüzden artık değişim
Tanrı’nın en akla gelmedik insanları
birer palyaçoya çevirmesiyle bariz hale getiriliyor.
Yine de görmüyorsan gerçekten çok şekersin.”
buRAK özDEMİR
.