SAĞLIKLI YAŞAM SIRLARI
SAĞLIKLI YAŞAM İÇİN ATILACAK ADIMLAR
Günlük yaşantımız içinde mutluluğu bulabilmemiz çok önemlidir.
Araştırmalar, olumlu yaklaşımlar içindeki insanlarda sadece stres hormon seviyelerinde düşüş olmakla kalmayıp, bu insanlardaki yaraların negatif yaklaşımlı insanlardan daha hızlı iyileştiğini göstermiştir. Olumlu yaklaşım bağışıklık sistemini güçlendirmekte ve ona yön vermektedir.
Gün boyu bir çok aksilik ve sorunla karşılaşırız. Sonucu etkileyen, sorunun karmaşıklığı, detayları ya da zorluğu değil, sizin bu sorunu nasıl algıladığınız ve onunla nasıl başa çıktığınızdır. Yaşama karşı bir espri anlayışı geliştirmeniz de size yardımcı olabilir. Çocuklar bunu doğal olarak yaparlar.
Ortalama bir çocuk günde 145 kez güler ya da kahkaha atar.
Ortalama bir yetişkin ise bunu maksimum dört ya da beş kez yapar.
Ne büyük bir fark değil mi?
Çocuklar yaşamdan zevk almanın
basit yollarını da bilirler.
Su birikintilerinden etrafa su sıçratmak.
Zira onların zaman ve
zaman geçirme kavramları çok farklıdır.
Üstelik çocuklar için üstlerinin kirlenmesi
ya da ıslanması hiç de dert değildir.
Onlar eğlence anında yaşarlar,
içinde oldukları anı, şimdiyi değerlendirirler.
Gelecek kaygıları, korkuları, endişeleri
onların ruh hallerinin yanından bile geçmez.
Çocuklar ŞİMDİDE yaşarlar. Zaman içende biz bu bakış açısını yitirmişiz,
oysaki sağlığı koruma açısından
şimdide yaşamak ne kadar önemli.
Çaresiz bir hastalığı olanlara doktorlar bazen ölüm fermanı gibi bir cümle söyler. Altı ay, en fazla on iki ay içinde öleceği söylenen hastalar, tartışmasız bir reçete ellerine verilmiş gibi, bu sure içinde ölmüşlerdir.
Nedense bu dünyada yaşayan hiç kimsenin bize böyle bir tarih veremeyeceğini, olsa olsa bu konuda söz ve karar hakkına sadece kendimizin sahip olduğunu nedense unuturuz. Asıl nokta şu, eğer bir şeyi duymak istemiyorsak, her zaman onu dinlememeyi seçebiliriz. Eğer bir şey bize psikolojik bir zarar veriyorsa, örneğin altı ay içinde öleceğimiz söylenmişse, onu duymazlıktan gelebiliriz. Eğer bu karar yetkisini başkasına vermeyi seçmemişsek, güç hala bizdedir.
LEVH-İ MAHFUZ yüzyılındayız.
Çocuklarımız bizlerin öğretmenleridir.
Yalnızca onları izleyin.
Zamanın önemini de küçük çocuklardan öğrenebiliriz.
Okul öncesi çocuklarının
bize verebileceği önemli dersler,
onların eylemlerinde gizlidir.
BOŞ VER ZAMANI.
Çoğu yetişkin için bu çok zordur.
Ya da çok gergin insanlar için,
bu gibi insanlar saatlerini evde bırakmayı deneyebilirler.
KALIPLAŞMIŞ ZAMANLAR YARATMAK KONUSUNDAKİ
TOPLUMSAL TAKINTIMIZ
BÜTÜN HASTALIKLARIN NİHAİ KAYNAĞIDIR.
****
Sağlıklı yaşam için atılacak YEDİ ADIM
sizin kendinize ŞİFA verme yeteneğinizin kapılarını açacak.
İlk bakışta çok basit gelebilir.
Bazen de en önemli olanı, gözümüzün önünde açıkça durduğu halde göremeyiz.
Adım 1- ENERJİNİZİ HİSSEDİN VE FARKINDA OLUN
Kendi enerjinizi hissetmek için avuçlarınızı birbirine dairesel olarak sürttürün, yani ovun.
Avuçlarınızın tam ortasını ovmaya dikkat edin.
Ortaya çıkan ısıyı hissedin.
BU SİZİN ENERJİNİZ.
Şimdi avuçlarınızı birbirinden üç beş santim kadar uzaklaştırın. Elleriniz arasındaki manyetik çekim ve itilişi hissedin. Enerjinizle oynayarak, eğlenin. Enerji sisteminiz budur. Farkına varın. Bu enerji akışı bizim yaşam gücümüzdür.
Sindirim, solunum, dolaşım, metabolizma ve sinir sistemimiz Batı Tıbbınca çok iyi bilinir. Hepsinin verimliliği ve sağlığını ölçebilecek sistemler vardır. Şimdiye kadar göz ardı edilmiş enerji sistemimiz için de bir seviye ölçüm yöntemi geliştirmemiz lazım. Bu enerji sağlığımızı her yönleriyle doğrudan etkiliyor. Onu hissetmesini, onunla çalışmasını, her şeyden önce enerjinizden keyif almasını öğrenmelisiniz.
Adım 2- DOĞRU NEFES ALMASINI BİLİN VE FARKINDA OLUN
Derin derin nefes alın.
İnsanların çoğu göğüslerini kullanarak sığ nefes alır ve oksijen yetersizliği çekerler. Karın diyaframınızı ve karın kaslarınızı kullanarak nefes almak genellikle gerilimi ve stresi azaltan rahatlatıcı bir davranıştır. Burnunuzdan nefes alarak, karnınızı tümüyle hava ile doldurduğunuzu imgeleyin. Karnınızı içeri çekerek de nefesinizi dışarıya verin. Nefes alıp verirken, omuzlarınızı aşağı yukarı hareket ettirmeyin. Doğru nefes alma alışkanlığı kazanmak biraz zamanınızı alır, ama bunu mutlaka öğrenin ve yapın.
Bu çalışmayı da yaparken nefesinizle istediğiniz gibi oynayabilir , çalışmanızı eğlenceli bir hale getirebilirsiniz.
Adım 3- ENERJİNİZİ TOPRAKLAYIN VE FARKINDA OLUN
Enerjinizi topraklayın, bu çok önemlidir. Enerjinizin içinizde ve çevrenizde dolaştığını düşünün. Sizi üstünüzdeki ve topraktaki evrensel enerjiyle bağlıyor. Her nefesle, çevrenizden, yukarıdan ve aşağıdan da enerji alıyorsunuz. Nefes verirken, enerjiyi aşağı doğru ittiğinizi, topuklarınızdan toprağa doğru akıttığınızı düşünün, imgeleyin. Topuklarınızın dünyanın çekirdeği ile bütünleştiğini imgeleyin. Her nefes verişiniz sizi bu gezegendeki her şeye bağlar. Bunu unutmayın. Bu topraklamadır. Topraklama, auranız ile diğer enerji sistemlerini birbirine bağladığı için fiziksel enerjinizi ve gücünüzü arttıracaktır. Auranızı temizleyecek ve sağlığınızı iyileştirecektir.
Adım 4- BOL BOL SU İÇİN VE FARKINDA OLUN
Su için. Hem de bol bol için.
Bedenlerimizin neredeyse yüzde sekseni sudur. Bizler su bazlı yaratıklarız. Her gün ihtiyaç duyun ya da duymayın en azından sekiz bardak suyu mutlaka için. Mümkünse filitre edilmiş temiz su içmeye gayret gösterin. Aroma ihtiyacı hissederseniz, içine limon sıkmanız da hiç bir sakınca yoktur. Bir hastalık ya da sakatlık geçiriyorsak, hızlı iyileşmemizin can alıcı noktası SU’dur. Vücutlarımız istenmedik ve gereksiz maddeleri su ile dışarı atarlar. Bu bizim doğal temizlenme işlemimizdir. Su olmadan, toksinler bedenlerimizde birikir. Susuz kalmak bizler için ölümcül olabilir.
Adım 5- ÇEVREMİZDEKİ İNSANLARLA DUYGUSAL BAĞLAR KURUN VE SEVGİNİN FARKINDA OLUN
Bu hayatta sevgi dolu ailelere sahip olmak bir ayrıcalıktır.
Hepimiz bu kadar şanslı olamayabiliriz. Ancak, zaman içerinde, başkalarıyla adına arkadaşlık dediğimiz ilişkiler kurabiliriz. Bu duygusal bağlara, duygusal ilişkilere hepimizin ihtiyacı vardır. İkili ilişkilerin yürümesi karşılıklı güven alışverişine bağlıdır. Ve inanın bu çabaya ve ayırdığınız zamana değer. Yaşamınıza ARKADAŞLIĞI alın. Böylece dünyanızın nasıl muhteşem, sevgi ve uyum enerjisi ile dolu bir yer olduğunu göreceksiniz. Sevgi dolu, sağlam ilişkilerin sağlık üzerinde güçlü ve olumlu etkileri olduğunu bilin.
Adım 6- ANDA KALIN, OLUMLU DÜŞÜNÜN VE FARKINDA OLUN
Olumlu düşünceleriniz, zihinsel, fiziksel, duygusal ve ruhsal varlığınızın dengede kalmasına yardımcı olur. Bu denge bizlere güç verir, düşlerimizi gerçekleştirmemizde bizlere yardımcı olur, bizleri sağlıklı kılar.
ANDA KALIN.
YA DA ŞİMDİDE KALIN.
GEÇMİŞ, BİTMİŞ, KAPANMIŞTIR.
Düş kurmak iyidir.
Düş kurmak iyi de olsa, gelecek ile ilgili korkular düşlerinizi engelleyebilir. Neyi yapmayı gerçekten istiyor ve seviyorsanız onu düşleyin ve yapın. İMGELEYİN. Kendinizde kalıcı değişimleri sadece siz yapabilirsiniz.
Bir başkasının sizi değiştirmesini beklemeniz, size başkasının hayatını yaşama şansızlığı getirecektir.
İçinize bakarak, kendinizi yeniden yaratmanız mümkündür. Duygularınızın ve gücünüzün farkında olun ki onları istediğiniz şekilde ayarlayıp kontrol edebilin. İmgeleme yeteneğinizi geliştirmek için öncelikle kendinizi imgeleyin. Kendi hologramınızı düşünün. Olumlu düşüncelerle öncelikle Kendinizi şifalandırın. Bu kolay olmuyor ama öğrenme arzusu ve biraz çaba sarf ederek, gittikçe daha kolay olduğunu görecek ve becerinizin arttığını hissedeceksiniz. Ustalaştığınızda bu yöntemin kendi sağlığınızı düzeltme ve korumakta çok etkili olduğunu anlayacaksınız. Çaba gösterin, başaracaksınız.
Adım 7- HERKESİN VE HER ŞEYİN BİR OLDUĞUNU ANLAYIN VE FARKINDA OLUN
Tüm evrende her şey tıpkı bir ağ gibi birbirini etkilemektedir.
Birimizin sahip olduğu pozitif düşünce ve eylemler bir anda diğer herkesi etkiler. Öncelikle en çok etkilenenler bize en yakın olanlardır. Bunlar ailemiz, dostlarımız, iş arkadaşlarımız ve tanıdıklarımızdır. Giderek daire genişler ve tüm evrendeki ağ etkilenir. İşte bu bağlantılar ve etkileşim bizlerin uzaktan şifa verebilmemizi mümkün ve geçerli kılar.
Giderek artan sayıda insanın özel yetenekleri olduğunun farkına varıyoruz. Hala bizlerin anlamadığımız ve bilimin izah edemediği şeyler var. Bilim bir şey açıklayamıyorsa, onun imkansız olduğu anlamına gelmediğini nihayet anladık. En tepedeki bilim insanlarının bile kırmak istemedikleri paradigmaları var.
Değişim zor bir şeydir
ve insanoğlu değişime direnir.
Ancak, ilerlemek istiyorsak değişmemiz gerek
ve bilinç seviyesinde kritik kütleye ulaşıldığında,
değişim doğal olarak gerçekleşecek.
Bu şu anlama geliyor:
belli sayıda insan,
birbirimizle bağlı olduğumuzu anladığımızda,
bizim bilinçli farkındalığımız da
onlarla birlikte değişecek.
Herkes birbirimizle nasıl bağlı olduğumuzun
tam farkındalığına varmalı.
Ancak o zaman şifa bulabiliriz.
Kendinize inanın, iç sesinizi dinleyin,
o zaman her şey mümkündür.
Bizler LEVH-İ MAHFUZ yüzyılındayız.
Tarihin, her şeyin kolayca olmasını istediğimiz bir noktasındayız. Kolaylığa çok değer veriyoruz. Her şeyi iyileştirip düzeltecek bir HAP istiyoruz. Yaşamımızın ve çocuklarımızın yaşamının acısız geçmesini istiyoruz. İşler istediğimiz gibi kolayca ve mükemmel gitmeyince cesaretimizi kaybediyoruz.
..
Limon ve TEMİZLİK
Limonla temizlik, vücutta yanlış beslenmeye bağlı birikmiş zehirlerin atılımına yardımcı olur. Özellikle aşırı kilolardan, fazla asitten, mide ülserinden, şişme, ağrı ve acıdan kurtulmanın iyi bir yoludur. Eklemler, kaslar, bezler ve organlardan kalsiyumu atmaya yarar. Atardamarlar ile toplardamarlardaki kolesterol birikimlerini temizler, ayrıca çıban, apse ve sivilceleri yok eder. Soğuk algınlığı, grip, astım, saman nezlesi, sinüzit ve bronşit gibi mukus üreten sorunların giderilmesini sağlar.
Toksinlerin hızla atılımı aynı zamanda ENFEKSİYON ve ALERJİ olmayacaksınız anlamına gelir. Enfeksiyonlara yakalanılmaz, birikmiş olan atıkları yakmada yardımcı olmak üzere doğa tarafından yaratılır, bu yüzden de bunu baskılamak tehlikelidir. ALERJİLER toksinlerin birikiminden başka bir şey değildir. Vücudumuzu temizlediğimiz anda kaybolurlar.
LİMON dünyanın her yerinde her mevsim bulunan bir meyvedir. Limonla temizlik her türden yağ dokusunu eritip temizlemeye yaradığı için her açıdan üstündür. Yağ hızla ve hiçbir zararlı yan etki bırakmadan eriyip gider.
Bir yere not edin:
bir bardak suya üç yemek kaşığı bal, çeyrek çay kaşığı karabiber ve bir limonun suyunu ekleyin. Taze hazırlayıp, taze için, yoksa limon suyundaki enzimler okside olarak bozulur. 10-15 gün süreyle günde 5-6 kez tekrarlayın, ne kadar canlandığınızı göreceksiniz.
.
HASTA DEĞİL SUSUZSUNUZ
Suyun her zaman yararlı olduğunu biliyorduk da, şimdi onun, niçin doğanın en basit, en etkili, en guvenli ve en “yan etkisiz” mucizevi ilacı olduğunu öğrenmek zamanı… Yeni ve sağlıklı bir yaşama başlamak, şu an ellerinizin arasında tutacağınız bir bardak suda… Çünkü hayatımızın en vazgeçilmez ama bilinçli olarak, öneminin asla farkına varamadığımız birincil ögesi:
Su
Yalnızca canımız istediği zaman su içeriz. Öte yandan, Ay’ın milimetrik birtakım hareketlerinin dünyamızdaki suyu etkilediğini, böylelikle denizlerin yükseldiğini ve alçaldığını coğrafya kitaplarından da biliriz. Durum böyleyken, yani insan evladı da bu dünyanın malzemesinden oluştuğuna göre, vücudumuzdaki su seviyelerinin ne âlemde olduğunu aklımıza bile getirmeyiz. Icinde bulunduğumuz toplumun yeme içme alışkanlıklarının bir eseri olarak, edindiğimiz su icme alışkanlığı bütün hayatımıza egemen olur, örneğin acılı bir yemeğin üzerine iki bardak su içmek rahatlatır, yazın sıcaklarda canımız hep su ister, vesaire…
Yazara göre vücudumuz tam 46 nedenle suya ihtiyac duyuyor.
“VÜCUDUN SU İSTEMESİNİN 46 NEDENİ
1- Hiçbir şey susuz yaşayamaz.
2- Göreceli su yetersizliği vücudun bazı fonksiyonlarını önce bastırır,
sonra öldürür.
3- Su temel enerji kaynağıdır, vücudun “nakit akımıdır.“
4- Su vücudun her hücresinde elektriksel ve manyetik enerji üretir,
bize yaşam gücü verir.
5- Hücre yapısındaki maddeleri birbirine bağlayan bir yapıştırıcıdır.
6- DNA hasarını önler ve onarım mekanizmalaının daha iyi çalışmasına yardımcı olur, böylece üretilen anormal DNA sayısı azalır.
7- Bağışıklık sisteminin merkezi olan kemik iliğinde, bu sistemi kanser de dahil olmak üzere, çeşitli hastalıklara karşı güçlendirir.
8- Bütün besinlerin, vitamin ve minerallerin temel çözücüsüdür. Vücutta besinleri küçük parçalara ayırır, sindirimlerinde ve son metabolik aşamalarında görev yapar.
9- Besinlere enerji verir ve parçalanan besinler sindirim sırasında bu enerjiyi vücuda aktarır. Susuz yenen yemeğin vücut için hiçbir enerji değeri yoktur.
10- Su, besinlerdeki gerekli öğelerin emilimini artırır.
11- Bütün öğelerin vücuda taşınmasına yardımcı olur.
12- Akciğerlerde oksijen toplayan kırmızı kan hücrelerinin çalışma verimini artırır.
13- Hücreye ulaşan su, o hücreye oksijen verir ve atık gazları vücuttan atılmaları için akciğerlere taşır.
14- Vücudun çeşitli bölgelerinden zehirli atıkları toplar ve atılmaları için karaciğer ya da böbreklere taşır.
15- Eklem boşluklarındakı temel yağlayıcı maddedir, artrit ve sırt ağrılarının oluşumunun önlenmesinde yardımcı olur.
16- Omurgadaki diskleri “şok emici su yastıkları” na dönüştürür.
17- Bağırsakları en iyi çalıştıran yağlayıcı maddedir, kabızlığı önler.
18- Kalp krizi ve felce karşı koruyucudur. .
19- Kalp ve beyin damarlarında pıhtılaşmayı önler.
20- Vücudun soğutma (terleme) ve ısıtma (elektrik) sistemleri için vazgeçilmezdir.
21- Düşünme başta olmak üzere, bütün beyin fonksiyonları için bize güç ve elektriksel enerji verir.
22- Serotonin ve diğer norotransmitterlerin (sinir ileticileri) üretimi için vazgeçilmezdir.
23- Melatonin de dahil olmak üzere, beyinde üretilen bütün hormonların yapımı için gereklidir.
24- Çocuklarda ve yetişkinlerde dikkat yetersizlği sorununa çözüm getirir.
25- Çalışma verimini artırır ve dikkat aralığını büyütür.
26- Su dünyadaki diğer bütün içeceklerden daha kolay bulunabilir ve hiçbir yan etkisi yoktur.
27- Stres, gerginlik ve depresyonun hafiflemesine yardımcı olur.
28- Uykuyu düzenler.
29- Yorgunluğun giderilmesine yardımcı olur ve bize gençlğin enerjisini verir.
30- Cildi yumuşatır ve yaşlılık belirtilerinin azalmasına yardımcı olur.
31- Gözlere canlılık ve parlaklık verir.
32- Glokomdan korunmamıza yardım eder.
33- Kemik iliğinde kan üretim sistemlerini düzenler, lösemi ve lenfoma oluşumunun önlenmesine yardımcı olur.
34- Vücutta enfeksiyon ve kanser hücrelerinin geliştiği bölgelerde bağışıklık sistemini güçlendirmek için cok gereklidir.
35- Kanı sulandırır ve dolaşım sırasında pıhtılaşmasını önler.
36- Kadınlarda, adet öncesi ağrıyı ve ateş basmasını hafifletir.
37- Kalp atışıyla birlikte kanı sulandırıp dalgalandırarak dolaşımdaki katı maddelerin dibe çökmesini engeller.
38- Insan vücudunda dehidratasyon sırasında kullanilabilecek bir su deposu yoktur. Bu nedenle gün boyunca düzenli olarak su içmemiz gerekir.
39- Dehidratasyon cinsellik hormonunun uretimine engel olur, bu iktidarsızlık ve libido kaybının başlıca nedenlerinden biridir.
40- Su içtiğiniz zaman susuzluk ve açlık duygularını ayırt edebilirsiniz.
41- Kilo vermenin en iyi yolu su içmektir. Düzenli aralıklarla su için ve sıkı bir rejim yapmadan zayıflayın. Acıktığınız zaman aşırı yememeli, ama susadığınızda suyunuzu içmelisiniz.
42- Dehidratasyon doku boşlukları, eklemler, böbrekler, karaciğer, beyin ve deride zehirli çökeltilerin birikmesine yol açar. Su bunları temizler.
43- Su, gebelikte sabah bulantılarını azaltır.
44- Zihin ve vücut fonksiyonlarnı bütünleştirir. Karar verme ve hedefleri belirleme yetenğgini artırır.
45- Yaşlılıkta bellek kaybının önlenmesine yardımcı olur. Alzheimer, multiplskleroz, Parkinson ve Lou Gehring hastalıklarının riskini azaltır.
46- Kafein, alkol ve bazı ilaçlara duyulan bağımlılığın giderilmesine yardımcı olur.”
HASTA DEĞİL SUSUZSUNUZ
Iranlı hekim Batmanghelidj’nin kitabı
Bu kitabı ilk okuduğundan bu yana artık
“bol sulu bir yaşam süren”
kitap editorü de israrla bu kitabı tavsiye etmektedir:
Çünkü, vücudunuzu, yıllardır, bir
“atık ilaç deposu”
haline getirmekten bir an evvel kurtarmanız gerekiyor.
.
su
RENKLER BİZLER İÇİN NELER YAPABİLİR?
KIRMIZI:
Kan hastalıkları, fiziksel yorgunluk, halsizlik, soğuk algınlığı, felç, gebelik bulantısı gibi durumlarda tedavi edicidir. Bu nedenle bol bol pancar, turp, kırmızı lahana, suteresi, ıspanak, domates, kırmızı erik ve kırmızı frenküzümü gibi sebze ve meyveler yememiz gerektiğini sağduyumuzla anlarız. Kırmızı özellikle KÖK ÇAKRASI ya da kuyruksokumu merkezini kontrol eder.
TURUNCU:
Kronik astım, bronşit, alt solunum yolu enfeksiyonları, safrakesesi taşları, böbrek iltihapları rahim sarkıklığı, adetten kesilme, zeka yorgunluğu, sara felç, kolera, gut, ve romatizmaya iyi gelir. Havuç, balkabağı, portakal, kayısı, mango, kavun, şeftali gibi turuncu kabuklu meyve ve sebzeler yiyin. Turuncu renk ikinci çakrayı ya da dalak merkezini denetler.
SARI:
Mide sorunları, hazımsızlık, kabızlık, gaz, karaciğer sorunları, şeker hastalığı, midede yanma, felç, egzama ve diğer cilt sorunları, cüzam, sinirsel yorgunluk gibi durumları tedavi eder. Sarı renkteki yiyecekler yabanhavucu, mısır, yerelması, ananas, limon, greyfurt, papaya, kavun ve sarı kabuklu meyve ve sebzelerin çoğudur. Sarı renk üçüncü çakra ya da karın içindeki sinir ağını yani SOLAR PLEKSUS’u denetler.
YEŞİL:
Kalp sorunları, yüksek kan basıncı, ülser, kanser, sinir ağrıları, grip, frengi tedavisinde önerilir. Yeşil sebzelerin çoğu, meyveler, buğday çimi, reyhan, durva otu, ıspanak, bezelye bu grup yiyeceklerdendir. Yeşil renk kalp çakrası ya da kalp merkezini denetler.
MAVİ:
Larenjit, guatr, dişeti iltihabı, boğaz ağrısı, ses kısıklığı, ateş tifo, diş çıkarma, dizanteri, sarılık, kolik, iltihabi bağırsaklar, aşırı safra salgılanması, kaşıntı, kesikler, uykusuzluk, ağrılı adet görme, beyin iltihabı, akut romatizma, sudan korkma, sinir hastalıkları bu renkle tedavi edilir. Yabanmersini, mürdümeriği, kuru erik, üzüm, patlıcan, mor lahana, kara dut gibi mor renkli sebze ve meyvelerden bolca tüketin. Mavi renk gırtlak çakrasını ya da boğaz merkezini kontrol eder.
ÇİVİT MAVİSİ:
Katarakt, şoka bağlı körlük, göz iltihapları, sağırlık, kulak ağrıları, burun kanamaları, yüz felci, bebeklik katılmaları, zatürree, boğmaca, verem, hazımsızlık, sayıklamalar, saplantılar, delilik, histeri, bunama gibi hastalıklara iyi gelir. Mavi ve mor renkli sebze ve meyvelerden yiyin. Çivit mavisi alın çakrasıdır, üçüncü göz ya da epifiz bezini denetler.
MOR:
Sinirler ve beyinle ilgili hastalıklar, sinirsel baş ağrıları, siyatik, menenjit, sara, beyin sarsıntısı, cinnet, ağrılı kramplar, böbrek ve mesane yetmezliği, akıntı, tümörler, kellik, kepeklenme ve c vitamini eksikliği gibi durumlarda tedavi edicidir. Kara üzüm, yabanmersini, böğürtlen, mor brokoli, pancar bolca tüketmeniz gerekenlerdir. Mor renk taç çakrasını ya da hipofiz bezini kontrol eder.
BEYAZ:
İnançla tedavi ve enerjik tedavide kullanılır. Beyaz bütün renkleri içerir. Yaşam kaynağı olan üstün bilinçlilik hali, güç, arılık, mükemmellik, aşk, sevgi, şefkat, merhamet ve gönül alma gibi durumları simgeler. Beyaz yiyecekler inek, keçi, manda sütü ve bunlardan yapılan yoğurtlar ile muz, ayva, elma, hindistancevizi, kestane, pırasa, sarımsak ve sukabağıdır.
RENKLİ GÖZLÜK TAKMADIĞINIZ SÜRECE
RENKLERLE İYİLEŞMENİN MANTIĞINI KAVRARSINIZ.
BİR KİTAP HAYAL EDİN
İÇİNDEN SONSUZLUĞUN KİTABI ÇIKSIN.
Öncelikle bu kadar güzel ve seçici bir site hazırladığınız için çok teşekkür ederim parapsikoloji ve rüyalarla ilgili başlıklara rastlamadım onlarda olsalardı kahvenin yanında tatlı olurdu : )
Merhaba,
Faaliyetlerinize katilmak isterim.
Nasil ulasabiliriz size?
Tesekkurler
Bilge