REİKİ ile MEDİTASYON
REİKİ İLE MEDİTASYON
.
SONSUZ BİLİNÇ İLE İLETİŞİMDE
BİLGİYİ ENGELLEYENLER
Rehberlerinizi duyamamanızın en önemli nedenlerinden biri bilinçsiz olarak bilgiyi engellemenizdir. Rehber ve meleklerinizden gelen bilgi spiritüel şifa ve gelişim olan ruhsal amacınıza ulaşmanıza yardımcı olmayı amaçlar. Bu sürecin en büyük engeli, tam olduğunuz yerde kalmanızı isteyen egodur. Yani bilincinizde …ruhunuz ve egonuz arasında çetin bir savaş olmaktadır. Çoğunuzun kafasının karışmasının, korkmanızın ve spiritüel ekibinize karşın şüphe duymanızın nedeni de budur. Çoğunuzun bu kadar zor zamanlar geçirmesinin nedeni de budur.
Hayatınızı, baş rolünde kendinizin olduğu bir oyun gibi düşünün.
Rehber ve melekleriniz sizin kadronuz ve tek amaçları sizin zaferiniz.
Bu oyunu kazanmanız. Sizin için yaptıkları her şey amaçlarını yansıtır.
İşte bu nedenle onlarla iletişim kurmayı öğrenmelisiniz.
Onların rehberliği olmadan başarınızı garantileyecek ekip desteğinden mahrumsunuz demektir.
Bu zamanda Ruh Değişimini deneyimleyenleriniz kendi ruh gruplarının “kalıp kırıcıları” olmakta. Her durumda kırılacak, karmik sorunlarınızı çözecek ve hayatınız için yeni değerler yaratacaksınız. Kim olduğunuzu biliyorsunuz çünkü yakın aileniz içinde bile kendinizi farklı hissettiniz, bu zamanda onlardan fiziksel ve duygusal düzeylerde ayrılmış bile olabilirsiniz. Çok az arkadaşınız kalmış, kendinizi yalnız hissediyor da olabilirsiniz. Tek huzur ve istikrar kaynağınız rehberleriniz ve meleklerinizdir. İşte bu yüzden onlarla iletişim kurabilmeniz önemli. Onlar yolculuğunuzun bu safhasını atlatmanızı sağlayacak bütün bilgiye sahiptir çünkü perdenin bu tarafına geçmemişlerdir. Yaptığınız sözleşmeleri, gerçekleştirdiğiniz sözleri ve görevleri hatırlarlar. Unutan sizsiniz. Anımsamanızı sağlayıp yolunuzda size destek olabilirler. Öncelikle neden mesajlarını duyup anlamadığınızı kavramalısınız.
KORKU
Korku sizinle spiritüel doğanız arasına duvar çeker.
Yüksek benliğinizin aşamadığı ve rehber ve meleklerinizin dahi indiremediği bir duvardır bu. Korku içinde çalıştığınızda yüksek boyutların ilişki kurabildiği tek titreşim olan koşulsuz sevgi titreşiminin dışına çıkarsınız.
Korku içindeyken rehberlerinizin size sunduğu
sevgi, şefkat, merhamet, aşk, cesaret ve rehberlik mesajlarını duyamazsınız.
Korkunun çok çeşidi vardır. İnsanlar başarısızlıktan veya başarıdan, ilerleyememekten korkabilir. Çoğu kez korkularınız aslında size ait değildir –kendi ruh grubumuzdakiler dahil, başkalarının korkularını deneyimleyip göstermektesinizdir sadece. Hatta çoğunuz duymak istemeyeceğiniz bir şey duymaktan ya da yapamayacağınız veya yapamayacağınızı hissedeceğiniz bir şey yapmaya zorlanacağınızdan korkarsınız. Unutmayın ki, kalbinizin arzuladığı her şey tamamen yetenekleriniz dâhilindedir. Potansiyelinizin bir parçası olmasaydı zaten onu istemezdiniz. Ayrıca rehber ve meleklerinizin asla sizin En Yüksek Hayrınıza olmayan bir şey istemeyeceklerini bilin.
Korkuyla dolu olduğunuzu nasıl anlarsınız?
İçinize dönüp duygularınıza bakın. Bağlantıyı kaybetmiş, karman çorman, kafanız karışık, incinmiş veya kızgın mı hissediyorsunuz? Paniği hissedebiliyor musunuz? O zaman korkuyla çalışmaktasınız demektir.
Korkudan kurtulmak için önünüze geçmesine izin verin ve sizin için anlamını, daha önce onu nasıl deneyimlediğinizi ve bilincinizi terk etmesi için neyi iyileştirmeniz gerektiğini kendinize sorun. Korkunuzun karşısında sakin olun. Kendinizi iyileştirip korkudan arındırmak için ihtiyacınız olan bilgiyi alacaksınız.
ŞÜPHE
Korkunun başka bir şekli olan şüphe, yeteneğinizin size verilen bilgiyi yorumlayıp uygulaması karşısında çok önemli bir engeldir. Duyma yeteneğinizden veya sezgisel becerinizden şüphe duyuyor olabilirsiniz. Şüphenin varlığı spiritüel alemlerle iletişim yeteneğiniz karşısında güçlü bir caydırıcı olabilir. Aldığınız bilgiden emin değilseniz bütün duyduklarınızda “mutlak açıklık” isteyin. Mesajın onaylanmasını isteyin. Onay istediğinizde mesajı duyduğunuzu ve şimdi biraz açıklık istediğinizi bildirmiş olursunuz. Duyduğunuz her şeye şüpheli bir açıdan yaklaşıyorsanız, rehberlerinizin size anlattıklarını duyma yeteneğinizden emin olmadığınızı belirtmiş olursunuz. Şüphe doluyken duyduklarınızı engellersiniz.
Şüpheyi ortaya çıktığı an tanımak kolaydır.
“Buna gerçekten inanmıyorum” ya da “bunun gerçek olduğuna inanamam” ve hatta “ben rehberlerimle hiç konuşamam” şeklindeki düşüncelerle gelir. Şüphe kendini genellikle kendinden şüphe şeklinde gösterir. Nadir olarak başkalarının güdü, yargı ve fikirlerinden şüphe duyarız. Şüphenin kökleri sezgisel yeteneklerimiz konusundaki algımıza, hatta spiritüel hediyeler almanın anlamı hakkındaki düşüncelerimize kadar uzanabilir. En yakınlarımızın bilgiyi küçümseyeceğini veya spiritüel iletişimimiz nedeniyle bizi kötü anlamda yargılayacağını hissettiğimizde yeteneklerimizden, mesajlardan ve mesaj kaynaklarından şüphe duyarız.
Duyduklarınızdan şüphelendiğinizde, duyduklarınızın doğru bilgi olduğuna güvenerek onay isteyin. Şüphenin kaynağını belirleyin –siz misiniz yoksa anne-babanız, aileniz veya arkadaşlarınız gibi başka kaynaklar mı var? Kaynak sizin dışınızda ise kendinize onu belirleme ve salıverme iznini verin. Kaynak içinizde ise unutmayın ki evrendeki her varlık kadar siz de Yaratıcı Tanrı’nın bir parçasısınız. Yüksek spiritüel alemlerle iletişime değer olduğunuzu kabul edin ve tanıyın. Tanrısallığınızı ve Kaynak’la daimi bağınızı kabul edin.
DUYGULAR
Duygular, üçüncü boyut gerçekliğinin bir ürünü olduklarından rehber ve meleklerinizden gelen mesaj ve rehberlikleri duyma yolundaki diğer bir engeli oluştururlar.
Daha yüksek boyutlarda tek bir duygu vardır, o da koşulsuz sevgidir.
Duygularınızın sadece çevrenizi tanımlamakta kullandığınız yargılar olduğunu bilin. Birçok duygu korkudan kaynaklanırken, daha büyük kısmı karmik olaylardan ve ruhsal grubunuzun diğer bireyleriyle bağlantılarınızdan doğar.
Bu duygusal olayların üzerinizdeki etkisini bilmeniz önemlidir. Spiritüel gelişiminizi ve kendinizi iyileştirme yeteneğinizi engellerler.
Sürekli duygusal olaylar yaşadığınız insanlarla çevriliyseniz,
buraya bu ilişkileri iyileştirmeye gelmişsiniz demektir.
Aynı duygusal olay içerisinde bağlı kalmak bu süreci ancak uzatır.
Siz duygusal olaylarla dağılmışken rehber ve melekleriniz size ulaşamaz.
Duyguların yükseldiğini hissettiğinizde, olaya balıklama atlayıp, kendinizi yeni bir savaşa sokmak yerine olaya uzaktan bakın ve daha bilimsel bir tutum takının. Kendinizi hangi duyguları hissettiğinizi, bu duyguların kime yöneldiğini ve neden böyle hissettiğinizi sorun. Bütün duygusal enerjiler alt çakralardan kaynaklanır. Bu duyguları hissetmeye başladığınızda alt çakralardan kalp merkezinize yükselmelerine izin verin, burada onları şifalandırma niyetinizi belirtin ve sonra onları bilincinizi terk etmeleri için rehberlerinize, meleklerinize ve Yüksek Benliğinize salın. Kendinize yüklediğiniz duygusal olaylara kapılma zorunluluğundan bir kez kurtuldunuz mu, bu olayların kaynağı olan insan ve durumların hayatınızdan çıkabileceğini bilin. Öyle olması gerekir. Gitmelerine izin verin ve onları sevgi ışıkla uğurlayın. Gittikleri zaman onlarla olan karmanızı iyileştirdiğinizi bilin ve artık karmik bağı olmayan yeni ilişki şekillerinin hayatınıza girmesine izin verin.
DİKKAT DAĞITICILAR
Üçüncü boyut gerçekliğiniz gürültülü, hareketli ve akıl karıştırıcı bir yerdir. Sizi kendiniz için yarattığınız korku ve güçsüzlük yanılsamasına bağlı tutmayı amaçlayan dikkat dağıtıcı öğelerle doludur. Bu dikkat dağıtıcılar televizyon gibi eğlenceleriniz, yorucu işler, maddecilik, bilgisayarlar ve başkalarına karşı sorumluluklarınız ve sizden enerji çeken durumlar olabilir. Değişime karşı çalışan güçlerin var olduğunu bilin. Onların niyeti mümkün olduğu kadar çoğunuzun bilinçlerinizi yükseltmenizi engellemektir.
Bu dikkat dağıtıcılar rehber ve meleklerinizden gelen mesaj ve rehberliklere karşı başka bir engel oluşturur.
Kendinizi bilinçli olarak onlardan koparmalısınız.
Böylece zamanla kendi iç varlığınızın sessizliğinde huzur bulmayı öğrenirsiniz. Çoğu kez spiritüel büyümenizi önlemek için kendiniz bilinçsizce dikkat dağıtıcı unsurlar yaratmış veya benimsemişsinizdir. Dikkat dağıtıcılar sadece egonun kontrol ihtiyacını besler enerjinizi odaklama yeteneğinizi tekelleştirerek aklınızı doldurur. Dikkat dağıtıcılar zamanınızı tüketen arkadaşlar, sizden çok şey isteyen aile üyeleri ve tüm zamanınızı alan dış etkinlikler olarak da kendini gösterir.
Siz kendi dikkatinizi nasıl dağıtıyorsunuz?
Hayatınızın önceliği nedir – kendiniz mi, başkaları mı?
Nasıl hayatınızı dikkat dağıtıcılardan arındırıp kendinize odaklanmayı öğrenip kendi içinizde huzuru bulabilirsiniz? Rehberleriniz ve Yüksek Benliğinizle iletişim için sakin bir alan yaratmaya yeni başladığınızda dikkat dağıtıcılara karşı ihtiyacınızın arttığını fark edebilirsiniz. Bu ihtiyacı görün ve salıverin.
Zaman ve deneyimle bu dikkat dağıtıcılara
gitgide daha az ihtiyaç duyduğunuzu fark edecek,
içsel varlığınızla geçirdiğiniz zamandan
keyif almayı öğreneceksiniz.
MESAJLARIN DUYULMASI
Rehber ve melekleriniz sizinle değişik yollarla konuşur. Mesajlarını duymayı öğrenmeniz için sizinle konuştukları zaman anlamanıza yardımcı olacak bazı kılavuz bilgiler var.
AA- Alçak sesle konuşurlar
Rehber ve melekleriniz çok nadiren yüksek, duyulabilir bir sesle konuşur. Onları içsel varlığınızın odağından duymanız gerektiğinden genellikle çok alçak sesle konuşurlar. Siz tehlikedeyken, yapabildiklerinde kulağınıza bağırıyor gibi hissetseniz de, çoğunlukla sizin istekli ve alıcı bir dinleyici olmanızı gerektiren yumuşak tonlarda konuşurlar. Sizinle konuşmayı asla bırakmadıklarını bilin. Onları duymuyorsanız korkularınız seslerini boğuyor,
egonuz kontrolü bırakmamaya çalışıyor
veya hayatınızdaki dikkat dağıtıcılar
mesajları netlikle duyma yeteneğine sahip
içsel varlığınıza odaklanmanızı engelliyor demektir.
BB- Sembollerle konuşurlar
Rehber ve melekleriniz size tam olarak neyi ne zaman yapmanız gerektiğiniz düz bir dille söyleseydi her şey daha kolay olurdu. Ancak bunu yapamazlar çünkü özgür iradenize karışamazlar. Mesajları ne kadar açık ve acil olursa olsun ona göre davranma seçimini özgür iradenizle yapmalısınız. Çoğu kez mesajlarını size sembollerle iletirler. Bu semboller bir şarkıda duyduğunuz sözler, bir duvar panosunda gördüğünüz kelimeler veya birden aklınıza gelen düşünceler olabilir. Bu mesajları almanızın daha milyonlarca yolu vardır –önünüzdeki arabanın plakası bile bu yollardan biri olabilir. Bunlar rehber ve meleklerinizden gelen mesajlardır ve hepiniz bunu zaman zaman yaşamışsınızdır.
Bu mesajları duymayı daha çok istedikçe
gitgide daha yüksek frekanslarda geldiklerini göreceksiniz.
Bu mesajları duymak niyetiniz haline gelince
onlar siz istemeden karşınıza çıkacak.
CC- Başkaları yoluyla konuşurlar
Tamamen yabancı biriyle sohbet ederken, kafanızdaki bir mesele hakkında bir soruyu yanıtladığı veya o konuda bir bilgi verdiği olmaz mı? Bu da rehber ve meleklerinizden gelen bir mesajdır. Mesajlarını alma yeteneğiniz geliştikçe duymanız gereken mesajları alabilmek için çevrenizdeki insan ve durumlara daha çok dikkat etmeyi öğreneceksiniz. Yine de korku içindeyken, duygusal haliniz bozukken veya hayatınızdaki çeşitli unsurlar dikkatinizi dağıtıyorken kendinize daha çok dönüp, çevrenizdekilere daha az dikkat edebilirsiniz. Yardımın her yanınızda olduğunu bilin. Odağınızı rehber ve meleklerinizden gelen mesajları almaya çevirdiğinizde yolunuza yerleştirilmiş, size özel mesajlar taşıyan insan ve durumları fark edeceksiniz.
DD- Rüyalar yoluyla konuşurlar
Rehber ve melekleriniz uyanık olduğunuz süre içinde sizinle iletişim kuramazlarsa rüyalarınızda kurarlar. Bu rüyalar anlamadığınız sembolik mesajlar içerebilir veya henüz gerçekleşmemiş olay veya durumlara dair olabilir. İleride onlara baş vurabilmeniz açısından rüyalarınızı yazmanız önemlidir. Bu mesajların size yardımcı olmak için gönderildiğini, kafa karıştırıcı olmalarının veya hemen gerçekleşmemelerinin nedeninin çevrelerindeki tüm olayların hâlâ hareket etmesi olduğunu bilin.
MESAJLARIN ALINMASI
Rehberlerinizden gelen mesajların alınması süreci son derece basit ancak çok zordur. Basittir çünkü içinize dönmenizi gerektirir çünkü mesajlar orada ikamet eder. Hepiniz Bir’siniz. Aynı Kaynak’tan geliyorsunuz, bu nedenle rehber ve melekleriniz sizden ayrı değil –onlar sizsiniz. Sürecin zor olma nedeni ciddi oranda konsantrasyon ve sürekli meşgul akıllarınızı yatıştırıp rehber ve meleklerinizin mesajlarını duyabilmek için korku, duygular ve dikkat dağıtıcılardan kendinizi arındırma niyeti gerektirmesidir.
Bunu gerçekleştirebilmek için aşağıdakini deneyin:
1- Rahatsız edilmeyeceğiniz, dikkatinizin dağılmayacağı sakin bir yer bulun. Başlangıçta her gün aynı yeri kullanmaya çalışın, böylece kendinizi tanıdık bir yerde eğitebilirsiniz. İsterseniz oturun, isterseniz uzanın, nasıl daha rahat ediyorsanız. Niyetlerinizi oluşturmaya yardımcı olacaksa isterseniz mum yakabilirsiniz.
2- Rehber ve meleklerinizin mesajlarını dinleme niyetini belirleyin.
REİKİ kanalınızı açın. Kendinizi beyaz bir ışıkla sarın ve ilahi korunma talep edin. Kendinizi spiritüel rehberliğe açtığınız için, yalnızca yüksek niyetli ve yüksek kaynaklardan gelen varlıkların alanınıza gireceğinden emin olmanız önemlidir. Yüksek kaynaktan gelen mesaj ve bilgide ve duyduklarınızda “mutlak açıklık” isteyin.
3- Gözlerinizi kapatın ve birkaç dakika sessizce oturun (uzanın). Çevrenizdeki huzuru ve durgunluğu fark edin. Şimdi nefesinize odaklanmaya başlayın. Nefesiniz yaşam hediyesidir ve çevrenizden bedeninize istemsiz şekilde aldığınız tek şeydir. Nefes yaşamınızın en önemli yanıdır –nefes almadan birkaç dakikadan uzun yaşayamazsınız. Bebekler bu boyuta ilk nefesleriyle girerler. Aldığınız nefesin Kaynak enerjisinin çevrenizdeki tezahürü olduğunu bilin. Nefes alırken Yaratıcı Tanrı’nın muhteşem enerjisini içimize çekiyoruz.
4- Bedeninizin tamamen gevşemesine izin verin. Bedeninizden çıkıyor olduğunuz, ruhun fizikselden ayrılıyor olduğu hissine kapılabilirsiniz. Bazı kişiler bunu hissedebilir, tamamen normaldir. Bazı kişilerse yalnızca çok rahat ve sakin hissederler.
5- Önünüze çıkan her düşüncenin kanatlarını açıp uçmasına izin vererek aklınızı tamamen sakinleştirin. Sürecin en zor kısmı burasıdır, aklın sakinleştirilmesi disiplin ve deneyim gerektirir. Aklınızı ego olarak düşünün. Gevezeliklerle kendini doldurarak Yüksek Benliğiniz üzerindeki kontrolünü kaybetmemeye çalışıyor. Sakinleşmesine, gelen her düşüncenin sizden nazikçe uzaklaşmasına izin verin.
6- İstediğiniz soruyu sorabilirsiniz. Ne soracağınızdan emin değilseniz rehberlerinizden bu zamanda bilmeniz gereken bir şey söylemelerini isteyin. Spiritüel yolunuzdaki bir sonraki adımı dahi sorabilirsiniz.
7- Şimdi dinleyin. Başlangıçta tam olarak bir şey duymayabilirsiniz. Bu seanslar sırasında hiçbir şey duymayabilirsiniz de – mesajlar size daha sonra gelecektir. Bu uygundur. Bu egzersizin bir amacı rehberlerinize ve meleklerinize dinlemeye ve rehberliklerini izlemeye hazır ve istekli olduğunuzu bildirmek, diğer amacı da içsel varlığınıza, içinizdeki ışığa aklanmayı öğrenmenizi sağlamaktır. Onların huzurunda hissedeceğiniz “huzur” ve rahatlık içinde sadece var olun. Kiminiz sıcaklık ve karıncalanma, kiminiz muhteşem bir sevgi ve huzur duyacaktır. Bazılarınız bu muhteşem varlıkların huzurunda olmaktan kaynaklanan harika neşeyle ağlayabilir. Kendi sonuçlarınızı başkalarınınkilerle karşılaştırmayın. Her biriniz eşsizsiniz, bu yüzden her biriniz farklı deneyimler yaşayacak.
8- Bedeninize dönmeye veya sessizlikten çıkmaya başladığınızda rehber ve meleklerinize sizin için gösterdikleri çaba ve yanınızdaki varlıkları için teşekkür edin. Sorunuza “yanıt” almadıysanız bile cesaretinizi kaybetmeyin. Gelecektir. Rehber ve melekleriniz size yanıtları sağlayacak insan ve durumlarla iletişime geçmek için çok çalışıyor ve bu eşzamanlılık biraz zaman alabilir. Ayrıca inancınız ve mesaj duyma yeteneğinize güveniniz test ediliyor da olabilir. Bu nedenle anında sonuç alamasanız dahi sabırlı olun. Niyet ettiğiniz ve istediğiniz her şey size gelmek zorundadır. Evrensel Yasa böyledir.
.
REHBER VE MELEKLERİNİZİN DİLİ
Rehber ve meleklerinizin dili, sizin fiziksel alemlerde kullandığınızdan çok farklıdır. Onlar enerjisel ışık varlıkları olduklarından bizimle iletişim kurmak için kelimeler kullanmazlar. Aslında onlar sizin gibi konuşamazlar. Mesajları telepati veya başka insanlar yoluyla iletirler. Ama farklı bizim duymaya alışık olduğumuzdan farklı bir şekilde konuşurlar.
a- Sevgi diliyle konuşurlar
Yüksek titreşimlerdeki tek enerji koşulsuz sevgi enerjisidir. Bunu üçüncü boyutta deneyimlediğimiz sevgi enerjisiyle karıştırmayın. Bu koşulsuz sevgi enerjisinin dilidir ve onların dilini konuşmuyorsanız –tüm varlığınız koşulsuz sevgi düzeyinde titreşmiyorsa- onlarla iletişimde güçlükler yaşarsınız. Üçüncü boyuttaki sevgi kavramınız yargısal, ihtiyaç kaynaklı ve tamamen ego dayanaklı bir kavramdır. Koşulsuz sevgi korkudan, ayrılıktan ve egodan arınmış, kalp çakranızda yerleşik tam kabul ve güvendir. Koşulsuz sevgi deneyimi sizi rehber ve meleklerinizle aynı titreşim frekansına yerleştirir.
b- Kahkaha diliyle konuşurlar
Melek ve rehberlerin mizah anlayışı vardır ve başımıza gelenin ne olduğuna inanırsak inanalım, Evrensel planda her şeyin uygun olduğunu bilirler. Özellikle meleklerin neşeyle saçılan çok hafif bir enerjisi vardır, bu nedenle mutluyken melek ve rehberlerinizin iletişim kurabileceği bir frekansta titreşirsiniz. Sürekli mutsuz, üzgün veya sinirliyseniz titreşim frekansınız onlarınkinden çok düşük olacağından destek isteklerinizi “duyamazlar”. En karanlık anlarınızda dahi rehberlerinizle titreşimsel olarak uyumlu olmak için içinizde neşe arayın.
c- Huzurun diliyle konuşurlar
Hayatımızdan hiç çıkmayan anlaşmazlık ve huzursuzluk tamamen üçüncü boyuta özgüdür. Bu nedenle rehber ve meleklerinizden rehberlik alabilmek için kendinizi sakinleştirmeyi öğrenmelisiniz. Tekrar ediyorum, bu iletişim kurabildikleri bir titreşim frekansı değildir ve kendinizle barışık değilseniz onları duyamazsınız. İçsel varlığınızı bulmak için içe döndüğünüzde sürekli huzur içinde olan Yüksek Benliğinizin bir parçasıyla iletişime geçersiniz. Huzur içinde değilseniz, korku titreşimiyle çalışıyorsunuz demektir. Bu nedenle kendinizi gün içinde kısa bir süreliğine dahi olsa sakin ve huzurlu hissetmek konusunda eğitmeniz önemlidir. Bu huzurlu merkezi bulmanıza yardımcı olacaktır. Zamanla çaba harcamadan kendinize huzurlu bir yer yaratmaya alışacaksınız. Tıpkı rehber ve meleklerinizden gelen mesajları çaba harcamadan duymaya alışacağınız gibi.
d- Işık diliyle konuşurlar
Rehber ve meleklerinizin enerjisel frekansları fiziksel formu veya kütlesi olmayan ama yine de tüm varlığınızı ve Evren’deki tüm varlıkları dolduran ışık frekansıdır. Tek bir mum bile karanlık bir odayı ışıkla doldurabilir. Işıkla doluyken parlaklık yansıtır, Kaynak Işığını hayatınızın her alanına yayarsınız. Her insan varlık Yaratıcının Işığını dünya genelinde yaymak konusunda eşit önem ve sorumluluğa sahiptir. Herkeste karanlığı aydınlatma gücü vardır. Işıkta yürürken rehberlerinizin sizinle beraber yürüdüğünü bilirsiniz. Karanlıktaysanız size katılamazlar. Işığa dönmenizi beklemek zorundadırlar.
e- Tarafsızlık diliyle konuşurlar
Rehber ve melekleriniz En Yüksek Hayrınız için çalışır. Bu hangi biçimde olursa olsun, sonuçlar konusunda tarafsızdırlar. Çünkü siz bu zamanda bilemeseniz bile onlar elinizdeki sınırsız olasılığı ve potansiyeli bilirler. Karşılaştığınız her bir durumun birden fazla çözümü vardır –gökteki yıldızlar kadar, onlardan da fazla çözüm olasılığı bulunmaktadır. Rehberlerinizden destek isterken, desteğin biçim veya formunu ya da size ulaşma yolunu da belirtirseniz rehberlik yetilerini ve sizi sonuca götürecek eşzamanlılığı yaratma yolundaki olanaklarını büyük ölçüde sınırlamış olursunuz. Sonuç konusunda taraflı olduğunuz sürece her düzeydeki yaratım tezahürü alanını sınırlarsınız.
Örneğin, para istediğinizde rehberleriniz paranın ilahi şekilde hayatınızda tezahür edebileceğini, hiç yoktan gelebileceğini bilir. Ama para ille de nakit veya çek olarak gelmez. Birinden hediye veya bir ihtiyacı karşılayacak beklenmedik bir kâr olarak da tezahür edebilir. Buna mucize denir ve mucizeler ancak sonuç konusunda tamamen önyargısızsanız gerçekleşir. Rehberleriniz üçüncü boyutla bağlantıda olmadıklarından, bu boyutun enerjilerini de yönlendiremezler. Onlar ancak daha yüksek boyutların enerjilerini yönlendirebilir. Bu nedenle, rehber ve meleklerinizden bilgi isterken tamamen önyargısız olun ki, ihtiyaçlarınıza olası en iyi ve mükemmel yolla yanıt yaratabilsinler.
f- Bağışlama dilini konuşurlar
Sizi Kaynak’ın hediyelerinden, Yaratıcı Tanrı’dan tamamen koparabilecek tek şey bağışlamamanızdır. Hayatınız, hatta tüm hayatlarınız süresince ne olmuş olursa olsun, şimdi her yerdeki her şeyi ve herkesi bağışlama zamandır. Ancak bu şekilde tanrısallığınız tezahür edebilir.
Karmanın kökü bağışlamamaktır. Ancak hayatınızın her alanında bağışlayıcılığınızı uygulayarak karmanızı iyileştirebilir, Kaynak’a yeniden bağlanabilir ve spiritüel alemlerle iletişim kurmaya başlayabilirsiniz.
Bağışlayıcılığı hayatınızın her alanında uygulama niyetinizi oluşturduğunuzda rehberleriniz kendiniz dâhil, bağışlamanız gereken insan ve durumları karşınıza çıkarmaya başlayacaktır. Süreç biraz zaman alabilir ancak elbette bitecektir.
Bu Değişim zamanında insanlığa en önemli mesaj, kendinizi ve başkalarını bağışlamayı öğrenmek zorunda olduğunuzdur. Ancak bu şekilde enerjisel titreşiminiz bilincin daha yüksek boyutlarına yükselebilir. Üçüncü boyutun amacı karmadır; üçüncü boyutun şifası bağışlayıcılıkta yatar. Bu nedenle bağışlayıcılık hayatın, huzurun, neşenin ve koşulsuz sevginin anahtarıdır.
VE SONUÇ OLARAK
Rehber ve melekleriniz şifalanma sürecinizde size yardımcı olmak için buradalar. Sadece sizin için, yalnızca bu yaşamınıza dair özel mesaj ve rehberlikler taşıyorlar. Bu zamanda, burada çok özel bir nedenle, karmanızı iyileştirmek, daha yüksek bir bilinç boyutuna kaymak ve kendi tanrısallığınızla bağlantı kurmak, Kaynak’la bağınızı anımsamak için bulunduğunuzu bilin. Kendinizi Işık varlık olarak tanıdıktan sonra, kendiniz için “dünyadaki cennet”i yarabilirsiniz. Rehber ve meleklerinizle iletişim kurmayı öğrenmek bu sürecin ilk adımıdır. İnsanlığa mesajımız:
Hep birlikte değişimi kucaklayıp bilincin daha yüksek boyutlarına doğru geçebilmek için bağışlayıcılığın öğretilmesi ve hayatınızın her alanında koşulsuz sevgi, şefkat, merhamet, aşk ve bolluğun bilinmesi ve deneyimlenmesidir.
TEŞEKKÜR EDERİZ
SİZLERİ SEVİYORUZ
izmirliahmetkaya55@gmail.com
.
BİR KİTAP HAYAL EDİN
İÇİNDEN SONSUZLUĞUN KİTABI ÇIKSIN.
.
.
.
Reiki ile Hayatınızı Değiştirin!
( Hasan Sonsuz Çeliktaş’ın anlatımıyla R E İ K İ )
“Reiki’yi duyduğunuzda aklınıza ilk ne geliyor?
Orta yaş ve üstü bazı “uçuk-kaçık” teyzelerin dilinden düşmeyen ve ne olduğunu pek de merak etmediğiniz bir kavram mı; yoksa bir ünlümüz
“Ben de Reiki gönderiyorum, hatta yan komşuma bile”
dediğinde, onunla dalga geçip
“O zaman ben de popomdan gönderirim”
diyen şovmen mi; ya da “Reikiciler, yogacılar, meditasyoncular…” diye sınıflandırılan, böyle acayip şeylerle uğraşan tipler mi?
Maalesef Reiki denildiğinde, akla gelen ilk çağrışımların çoğu olumsuz ve bu durum, hayatınızı değiştirebilecek binlerce yıllık bir öğretiye önyargılı yaklaşıp; onu hiç merak bile etmemenize neden oluyor. Hiç de haksız değilsiniz aslında; ben de Reiki ile ilk tanıştığımda bu durumdan muzdarip olup, ondan uzun süre uzak durmuştum.
Reiki ile İlk Karşılaşmam
Reiki’yi ilk duyuşum, Ankara’da bir kitapçıda olmuştu. Spiritüel konulara ilgili olduğum için, yine bu konulara ilgili bir teyze ile karşılaşmış ve muhabbete dalmışken; teyze birden,
“Gel sana Reiki öğreteyim, çok güzel ve yumuşak bir enerjidir,” demişti.
Ben de “Peki, nasıl olacak bu?” diye sorduğumda da,
“Öğretirim, ama 100 liranı da alırım,” yanıtını vermişti.
Teyzenin bu tavrı hiç hoşuma gitmediği için teşekkür etmiş ve uzaklaşmıştım oradan. Uzun süre boyunca da Reiki, orta yaş üstü, kilolu teyzelerin eğlencesi olarak aklımda yer etmişti.
2001’in yaz aylarını fitness salonlarında geçirmiş, filinta gibi de olmuştum hani. Halı saha sezonu açıldığında ise taşan enerjimle ilk maça doğru gitmek için otobüse adımımı attığımda dizimden gelen çat sesi, aslında hayatımın değişeceğinin ilk işaretiydi. “Bir yaz boyunca taş gibi vücut yap, sonra otobüse bineceğim derken dizini sakatla; hay ben böyle işin…” diye saydıra saydıra eve geldim, maça da devam edemeyip. O gece ICQ’de yeni tanıştığım arkadaşım “Rose for Quills”e durumu anlatırken bana “Gel de haftasonu sana Reiki vereyim” dediğinde de, aklıma hemen kitapçıdaki besili teyze gelmişti. Ama içimden bir ses, bu teklifi reddetmemen gerektiğini söylüyordu ve o sesin peşinden gittim. Cumartesi günü, Reiki semineri için zili çaldığımda beni karşılayan fıstık gibi sarışın kadını görünce; Reiki’ye dair tüm imajım değişmişti.
Reiki 1. Aşama
“Reiki’nin kökenlerinin Mu ve Atlantis’e kadar uzandığı söylenir. Tufan sonrası Tibetli rahiplerin binlerce yıl sakladığı bu öğretiyi, 20. Yüzyılın başlarında Mikao Usui adındaki bir Japon doktor yeniden keşfetmiştir. Usui, ‘Hz. İsa’nın dokunarak insanları nasıl iyileştirdiğini’ araştırırken, bir tapınakta yüksek bir şifa kaynağı ile bağlantı hakkında bilgileri buluyor ve sonra da bu kaynakla temas kurabilmek için Koriyama Dağı’na çıkıyor. 21. günün sonunda ise bu kaynakla karşılaşıyor ve Reiki öğretisi yeniden Dünya’yla buluşuyor…” diye anlatıyordu kapıda beni karşılayan sarışın kadın, yani Reiki Hocam Gülüm Omay bizlere. Açıkçası halen Reiki’nin ne olduğunu anlamamıştım, ama onun anlatımı ve ses tonu gayet güzeldi; hatta o kadar güzeldi ki hafiften uyuklamaya bile başlamıştım. Tabii bu arada o, anlatmaya devam ediyordu: “Reiki, Japonca ‘Her yerde bulunan’ anlamına gelen ‘Rei’ ile yaşam enerjisi ‘Ki’ kelimelerinin bütünleşmesinden oluşmuştur. Yani Reiki, ‘Her yerde bulunan yaşam enerjisi” anlamına gelir. Anadolu’da ‘el verme’ olarak bilinen, aslı inisiyasyon olan bir yöntemle hoca, öğrenciyi Reiki kullanabilecek duruma getirir. Sonrasında da ellerinizi kullanarak şifalandırma yapmaya başlayabilirsiniz.
Birinci aşamada kendinize ve yanınızdaki birisine çalışabilirsiniz. İlerleyen aşamalarda ise durum değişecek.” O gün ben Reiki 1. aşamayı öğrendim ve Reiki’nin, önyargılarımın ötesinde bir öğreti olduğunu gördüm. Şanslıydım, cidden çok şanslıydım; çünkü Reiki’yi, Türkiye’de bu konuyu en iyi bilenlerden olan bir hocadan öğrenmiştim. Yıllar ilerledikçe Türkiye’de Reiki öğreten birçok üstatla tanışacaktım, ama bu işin hakkını verebilenin çok nadir olduğunu görecektim. Evet, saygı duyduğum başka üstatlar da olacaktı (toplamları bile elin parmaklarını geçmese bile) ama Gülüm’ün benim için yeri hep farklıydı. Nitekim ilerleyen yıllarda, şifacılık adına yapılanları gözlemledikçe, ona saygım daha da artacaktı.
Reiki, Tıbba alternatif midir?
Reiki 1. Aşama kursundan çıktıktan sonra yaşayacağım bir deneyim, Reiki’nin tıpla ilişkisini bana çok net öğretecekti. Yine bir halı saha maçında top, parmağıma gelmiş ve ciddi biçimde zedelemişti. Ben de her derde devadır diyerek elime durmadan Reiki vermiştim. Acısı çok azalmıştı, ama günler ilerledikçe parmağım hafif yamuk biçimde kalmıştı. Sonradan anladım ki benim o anda yapmam gereken parmağımı önce buza koymak, sonra doktora gidip atele aldırmak ve iyileşme devresinde Reiki yapmaktı. Bu şekilde parmağım gayet hızlı biçimde düzelecekti. Ama ben tıbba aldırmayıp, Reiki’ye yüklenince parmağı o şekilde kaynatmıştım.
Reiki, akan enerji vasıtasıyla şifalanma sürecini hızlandırıyor ve daha sağlamlaştırıyordu; ama kesinlikle tıbba alternatif değildi. Tıpla birlikte kullanıldığında da harika sonuçlar yaratıyordu; zaten bunun yüzden de “tamamlayıcı tıp” olarak tanımlanıyordu. Şifalandırılması gereken her ne sorun varsa, Reiki’yi kullanabiliyordunuz; ama doktorunuza gitmeyi ihmal etmeyerek. Hatta ABD’deki bazı hastaneler, hastalarının iyileşme süreçlerinde destek olması açısından Reiki destek birimleri bile bulunduruyorlardı.
Reiki 2. Aşama
Birinci aşamayı alalı bir sene olmuştu. Bu sene içinde, zaman zaman Reiki çalışmakla birlikte, çoğu zaman yan gelip yatmıştım. Hatta uzun süre Reiki’nin ellerimden akıp akmadığından bile emin olamıyordum. Ama yine de oram buram ağrıdığında elimi götürüp, Reiki veriyordum. Derken ikinci aşamayı alırken buldum kendimi. Gülüm’ün Ankara’daki evi, benim evime beş dakika uzaklıkta olmasına rağmen; ikinci aşama kursunu taa İstanbul’da gidip almıştım. “Neden?” sorusunun yanıtı basitti: Hoşlandığım bir kız vardı ve Gülüm’den ikinci aşamayı öğrenecekti ve bana “N’olur sende gel!” demişti. Aslında “evren” beni, hastası olduğum halı saha maçları ve kızları kullanarak çekiştiriyordu resmen, ben de gidiyordum işte.
Reiki, ikinci aşamada bambaşka bir boyut kazanıyordu. Üç yeni sembol öğreniyordunuz ve her sembolün farklı etkileri vardı. Birinci sembol koruma ve güçlendirmeyi, ikincisi mental şifayı, üçüncüsü ise uzağa göndermeyi sağlıyordu. İşte dalga konusu yapılan, “yan komşuma da Reiki yollayabilir miyim?” geyiklerine konu olan bilgi bu üçüncü sembolle birlikte geliyordu. 2. aşama Reiki’yi bilen birisi, gezegenin her neresinde olursa olsun; size, şifa gönderebiliyordu. Saçma mı, fantezi mi, hayal mi, plasebo mu?..
Reiki, Bilimsel mi Ha, Bilimsel mi!
Arizona Üniversitesi’nden Prof. Dr. Gary E. Schwartz, Reiki ve uzaktan şifa konuları üzerine araştırmalar yapan bir bilim adamı. Prof. Schwartz ve ekibi, Reiki’nin etkilerini laboratuvar koşullarında, çeşitli deneylerle inceliyorlar. Mesela deney farelerine çok yüksek sesli müzik dinletip, onları rahatsız ediyorlar; sonra da bir Reikici gelip, test grubu farelerine Reiki veriyor. Reiki verilen farelerin sakinleştiği ve beyin dalgalarının düzeldiği görülürken; diğerleri sinirli hallerini uzun süre devam ettiriyorlar. Bu noktada Dr. Schwartz şu soruyu soruyor: “Reiki’nin plasebo (inandırılarak tedavi) olduğunu söylüyorlar, peki o zaman biz deney farelerine nasıl bir telkinde bulunduk acaba?” Yine bir başka deneyde, kesilmiş ağaç yapraklarını alıyorlar ve seçilen bir yaprağa, Reiki veriyorlar. Reiki verilen yaprak 58. gün sonunda halen yeşilliğini korurken, diğer yapraklar kuruyup gidiyor. Başka bir deneyde ise, iki yaprağı alıyorlar ve özel bir aletin altında, parlaklıklarını ölçüyorlar. Londra’da o anda konferansı olan bir üstattan, tüm salondakilerin enerjisini yapraklardan birisinin üzerine yoğunlaştırmalarını istiyorlar; ama hangi yaprağı seçeceklerini, deney ekibi bilmiyor. Bir süre sonra sağdaki yaprak daha fazla parıldamaya başlıyor ve tahmin edebileceğiniz üzere, salondakilerin o yaprağı seçtiğini öğreniyorlar. (Kaynak: “Something Unknown” Belgeseli)
Bunlar gibi deneylerle, Reiki ve etkileri gayet net biçimde ortaya konulabiliyor. Aslında Arizona’ya kadar uzanmaya da gerek yok; Reiki uygulayıcısı çok sevgili bir doktor ağabeyim bana şunu demişti: “Hasan, denemek için beyin dalgalarını ölçen alete kendimi bağladım ve ne zaman Reiki kanalımı açsam, Teta dalgalarının tepeye vurduğunu gördüm.” Benzer daha pek çok örneğin bulunabileceğine eminim. Ama sözün özü şu: Reiki, laboratuvar ortamında da benim diyenin karşısına çıkabilecek bir enerji.
Evde Reiki, maçta Reiki, trafikte Reiki…
İkinci aşamayla birlikte Reiki, bambaşka bir hal almıştı benim için. Artık ellerimden akan enerjiyi, böyle vonk vonk gibisinden hissediyordum. Reiki’yi kullanmanın eğlenceli yollarını da keşfediyordum bir yandan. Halı saha maçlarında koruduğum kaleye sembolü çiziyor ve sürekli direkten dönen toplara şaşkın bakanları gülümseyerek izliyordum; kavanoz kapağı mı sıkıştı, basıyordum Reiki’yi açılıyordu; trafik çok kalabalık da bir yerlere mi acil yetişmem gerekiyor, çiz sembolü, yol mucizevi biçimde açılsın… Bu ve bunun gibi şeylerle eğliyordum kendimi; tabii bir yandan da kendime ve çevreme şifa amaçlı bol bol Reiki yolluyor, sıradışı etkilerini görüyordum. Mesela babamın kalp ameliyatından sonra grup halinde, kendisine Reiki göndermiş ve adamı üçüncü gün hastaneden kalkıp gidecek hale getirmiştik. “Babanın yatması lazım, ama adam yerinde duramıyor, sürekli geziyor kalkıp” diye şikayet ediyordu annem. Bu ve bunun gibi deneyimler, Reiki’nin görünen yönleriydi, ama “aslı” değildi. Nedenini üçüncü aşamayı aldığımda anlayacaktım…
Reiki 3. Aşama: Reiki’nin Başladığı Nokta
O yıllarda bir kız arkadaşım vardı ve o da Reiki üçüncü aşama olduğunu söylemişti bana. Eğitimi nasıl aldığını sorduğumda ise; “Cumartesi birinci aşamayı öğretti hoca, Pazar ikinci ve üçüncü aşamaları…” diye yanıtlamıştı. “Sen Reiki öğrendiğine emin misin?” diye sormuştum. Çünkü benim üçüncü aşamayı almam, ikinciyi almamdan üç sene sonra gerçekleşmişti. Yani benim dört sene içinde öğrendiğimi, kız iki günde öğrendiğini söylüyordu.
Ayrıca üçüncü aşama, hocanız sizi hazır görmeden öğretilen bir aşama değildi; ustalık seviyesiydi. Mesela Gülüm, iki seviyede öğretiyordu bu aşamayı. Reiki öğreticisi olmak istemeyen, ama bu yolda ilerlemek isteyenleri 3a adındaki bir seminere alıyordu; öğretici olabilecekleri de 3b seminerine. 3a seminerine katılabilmeniz biraz daha olasıydı, ama 3b’de ise sadece uygun gördüklerini öğretici yapıyor, diğerlerini reddediyordu.
(Bu noktada, piyasada parasını bastırarak istediğinizi size öğretebilecek bir sürü “öğretici” bulabileceğinizi de belirtebilirim; ama neyi ne kadar öğretiyorlar tartışılır.) Ben, daha en başında Reiki öğreticisi olmak istemediğimi belirtmiştim, bu yüzden 3a benim için yeterliydi. Zaten yetti de arttı bile…
“Artık Reiki’nin bambaşka yüzüyle tanışmaya hazır olun. Reiki’nin esas başladığı seviye de budur; yani üçüncü seviye. Ama bu aynı zamanda çok zorlu bir aşamadır, çünkü öğretilenleri uyguladığınızda tüm yaşamınız baştan aşağı değişebilir; fakat yüzleşmeniz gereken o kadar çok şey olacaktır ki, bu süreç sizi çok zorlayabilir…” Gülüm’den bu cümleleri duymamın üzerinden altı sene geçti. O gün, üçüncü aşamanın sembolüyle birlikte, yedi aşamalı bir çalışma da öğrendik. Minimum birer ay arayla yapın diyordu notlarda bu çalışma için. Ben ise bu çalışmayı, yaklaşık dokuz ay arayla yaklaşık altı senede tamamladım. Çalışmanın her aşamasında, o kadar çok yüzleşme yaşadım, gözlem yaptım ve olaylar deneyimledim ki yaz yaz bitmez; ama neden herkesin bu seviyeye hazır olmadığını da çok net gördüm. (Hiç şakası olmayan bir seviyedir 3. aşama; yüzleşmeler o kadar zorlayıcı olabilir ki cesaretinizin sınırları zorlanabilir.) Ayrıca Reiki’yi aslında bildiğini sananların bile, hiçbir şeyi bilmediklerini anladım. Reiki, ne sosyetiklerin oyuncağı idi; ne de uçuk-kaçık teyzelerin eğlencesi. TV’lerde, muhabbetlerde, orada burada dalga geçilebilirdi ve hatta biz de bu kahkahalara katılabilirdik; ama bu, onun binlerce yıllık geçmişini ve yaşamlarımıza olan etkisini azaltmıyordu.
Reiki, evrenin yaratılışında beri var olan bir enerji ve insanlık, çok eski tarihlerde bunu kullanmanın tekniklerini öğrendi. Daha sonra öğreti, ortalardan kayboldu, taa ki Dr. Usui onu yeniden keşfedene kadar ve şimdi o, bizim avuçlarımızda. İster kullanın, ister kullanmayın, ister dalga geçin, ister aldırmayın… Yaşam enerjisi, her yerde var ve var olacak da… Ben onu kullanmayı seçtim ve hayatımı değiştirdim. Bunu yapabileceğim ve yine “Ki” enerjisini kullanan yoga, Tai Chi… gibi teknikler de vardı; ama bana, Reiki hitap etti. Siz, size uygununu seçip; yaşam yolculuğunuzu derinleştirebilir, kolaylaştırabilir ve değiştirebilirsiniz. Tabii bunlara gülüp geçebilir, hiç aldırmayabilirsiniz de.
Seçim size kalmış…”
http://www.derki.com/sifacilik/item/2695-reiki-ile-hayatinizi-degistirin
Hasan Sonsuz Çeliktaş’ a bu güzel yazısı için teşekkür ederiz.
.
BİR KİTAP HAYAL EDİN
İÇİNDEN SONSUZLUĞUN KİTABI ÇIKSIN.
.
.
It’s an remarkable piece of writing in favor of all the web visitors; they will obtain advantage from it I am sure.|