İnSAn

.

İNSAN

“Her İnsan, her İnsan gibi doğar.

Rutin bir biçimde. Ancak doğumları takip eden hayat ömürlerinden öyle kimlikler ortaya çıkar, öyle hikâyeler yaşanır ki bunlara İnsan mucizesinin dışında başka bir adla yaklaşamazsın. Kimi İnsanlar ‘keşke bu hikâye hiç bitmese, bu İnsan sonsuza kadar yaşasa’ dedirtir diğer insanlara.

Mustafa Kemal bu hikâyelerden biridir.

Bir rutin doğumun gerçekleştiği ancak bu doğumların ardında doldurulmaz boşluklar bıraktığı bir hikâye. Ardında bıraktığı boşluk yer yer bir travma halini alır.

İnsan, her canlı gibi doğar ve her İnsan gibi ölür. Fakat bu 2 noktanın arasında gezegene damgasını vuracak eşsiz hikâyeler yaratır. Bu, İnsanoğlunun hikâyesidir.

Bir melek yeryüzüne indiğinde,

Gökyüzüne bir melek olarak devam edecektir.

Oysa Hira dönüşünde Cebrail, aynı Cebrail’dir.

Ancak Muhammed aynı Muhammed değildir.

İnsan,

Bir çıplak çocuk olarak doğup

Bir Atatürk olarak ölebilen,

Tanrısal potansiyelin resmi adıdır.”

Levh-i Mahfuz’dan

 

buRAK özDEMİR

BİR KİTAP HAYAL EDİN

İÇİNDEN SONSUZLUĞUN KİTABI ÇIKSIN.

www.dogumgunu.com.tr

www.kur-an.com

www.tanrinindogumgunu.com

.

.

ALLAH’I ARAMA, O SENİ BULUR.

.

.

Binyılın Namaz İlmiHali… v1.0

ALLAH’I ARAMA, O SENİ BULUR.

Saatler ‘doğru zaman’ı gösterdiğinde…

Dinin adamı olmaz. Din, kapısında tüm varlığını kendisine angaje etmiş, Tanrı işleriyle haddinden fazla içli dışlı olmuş karakterler görmek istemez. ‘Yapışkan Müslüman’ gerçek ve öz İslam yüzeyinde en tutunamaz Müslüman çeşididir. İslam yüzeyi, kuruyken de yaşken de tüm vantuz ruhları kaydıran bir düzlemdir. İslam çöl kumlarıyla özdeşleştirilse de gerçek İslam nefis bir buz paten pistidir. Düz durduğunu zanneden kişiyi bile koşarmışcasına hareket ettirir. İslam buzunda herşey hareket halindedir. Taş üstünde yatan bir taş asla göremezsin.

Din adamlarının dinden yana bildikleri, bir ormanın içindeki bir kibrit çöpü kadardır. Bunun bir nedeni vardır. Tanrı, Tanrılık bilgisine erişimi engeller. Tanrı, aranana buldurmaz. Spiritüel gruplar, İslamî cemaatler ve diğer yapılanmaları incelediğinde çekirdekte müthiş bir bilgi bulamazsın. Gözalıcı bilgiler, fevri kaynaklardan çıkagelirler. Tanrı’yı arama yolunda iddia sahibi olan Ademoğullarının herbiri vasat bilgiye mahkum edilmişlerdir. Tanrı, aranana buldurmaz.

Tanrı olmak bir bilgidir. Sadece bir bilgi… ‘OL der OLUR’.

Güzel Kur’an, Allah’ın Tanrılığını O’nun güçlü kollarıyla, azametiyle ilişkilendirmez. OL der OLUR’da Tanrı’nın bir bilgiden, bir kod parçacığından oluştuğu anlatılır. Tanrı, donanım değil yazılımdır. Tanrısal olmak bir bilgi işidir ve kalabalığın arasından öne çıkarak Tanrı kürsüsüne tırmanma teşebbüsleri hüsranla sonuçlandırılır. O kalabalığın en dip tabakası olarak işaretlenerek.

Tanrı kelamı ile haddinden fazla uğraşan insanlarda Tanrısallaşma değil ‘Tanrılaşma’ başlar.

Hiç bilmediği halde Tanrı’yı anlatmaya soyunanların şaşmaz kaderidir bu. Tanrı ağzından uzun ve sistematik sürelerle konuşma, insan ağzında radyasyonel yaralar yapar. Tanrı ağzından konuşmalarda kişi, Tanrı öznesi üzerinden cümleler kuruyor olsa da, bir süre sonra bilinçarkasında kendini Tanrımsı olarak hisseder. Ve belki de en kötüsü, bundan büyük haz almaya başlayacaktır. İslam külliyatı bu yüzdendir ki, döküldüğü dillerde nice ‘firavunlar’ yetiştirmiştir. Bir kişi, karşısına 10 kişiyi alarak ‘Ben şu konuda şöyle şöyle düşünüyorum.’ konuşmaları yapacak olduğunda bu 10 kişi esnemeye başlar. Sıradan bir kişi sıradan bildirimlerde bulunuyordur. Ancak aynı kişi, o şöyle şöyle düşünmelerini Tanrı ağzıyla, Tanrı üzerinden gerçekleştirdiğinde karşısındaki 10′lar 100′lere dönecektir. Kitleleri nesiller boyu Din, en tehlikeli kitlesel imha silahıdır. Din, 1500, 2000, 3000, 5000 yıl hiç dinmeyen radyoaktivitedir.

Tanrı, dine angaje insan görmeyi istemez. Allah, formasının arkasında din adamı yazılı sporcu görmeyi hiç istemez. Tanrı din adamı görmeyi o kadar isteseydi, binlerce yılda bir peygamber göndermezdi. Tanrı toprağında Peygamber, zor yetişen meyva değildir. Tanrı toprağında Peygamber, sindirmesi binlerle yıl süren bir lif kordonudur. O lif, sımsıkı sarılınması gereken tek bir Allah’ın ipidir.

Tanrı fellik fellik kendisini arayanları değil, bir sebepten ondan koşar adım kaçmaya çalışanları kendine yakın kılmayı sever. Tanrı’nın katında din İSLAM’dır. Tanrı’nın katında tek din adamı ise peygamber adamdır. Yeryüzüne gelmiş en son HELAL din adamının Abdullah’ın oğlu Muhammed’dir. Tanrısal kodların güvenle taşınması ancak Tanrı eliyle seçilmişlerle gerçekleşir ve bu sayı çok çok azdır. Allah, dinadamı olarak kendi peygamberlerini gönderip dururken, mahallelerinde söz sahibi insanlar kendi kendilerini ya da birbirlerini dinadamı olarak ünvanlandırır ve bu yolla gerçekte Allah’a karşı çıkma eylemini gerçekleştirirler. Gerçekte peygamberler, halkla değil dinadamlarıyla çarpışmak üzere gönderilirler. İnsanların kendi aralarında Allah adı taşıyan fakülteler -İlahi-yat kürsüleri- oluşturmaları ve gene kendi aralarında, birbirlerini prof, doç vb. isimlerle akredite etmeleri Tanrı’ya karşı sergilenmiş, bilinen en büyük cürettir. Ateizm, bir cüret olarak görünse de, yırtıcı İlahiyat profesörlerinin yanında tanrıtanımazlar ürkek kedi hükmündedirler. Hepi topu onlar birer tanrıtanımazdır. Diğerlerine gelince. Onlar tanrıtakmaz sınıfındadır ki, bu sınıf Tanrı tarafından imha edilene kadar durdurulamaz aktivite demektir.

Dinadamlığı, seçilmiş bir makamdır. Buna karşın iddia sahibi egosentrikler , Tanrı’nın peygamber gönderme konusundaki ‘eksikliğini’ tamamlamak adına o makama kendilerini vekil olarak tayin ederler.

Mevcut din adamı paradigması peygamber izcisi SÜNNî değil peygamber ikamesi SUNî din adamlarından oluşur.

Kabalanın kodlanarak toplumdan uzak tutulmasının ardında, Tanrı bilgisini taşıma sorumluluk duygusunun aşırılaştırılmış bir formu mevcuttur. Kabalacılar, Tanrı kelamının muhafazası konusunda bir anlamıyla doğru durmuşlar ancak siyasi nedenlerle bunda aşırı gitmişlerdir. Kabala bilgisinin birkaç haham dışında bilinmemesi de, Tanrı’sal bilginin öldürücülüğüne bir tedbirdir. Dünyanın televizyonda ‘kendi saatinde’ program yapan yegane kabalacıları, yerli ilahiyat profesörleridir.

Toplumsallaştırılmamış Tanrı’sal bilgi öldürücüdür. Levh-i Mahfuz, Toplumsallaştırılmış Gaybani bilgidir. Güvenlikli bölgedir. Sayfaları arasındaki güçler dengesi, kişiyi Tanrılaşmadan tanrısallaştırır.

Tekâmül yolculuğunda rakım yükseltmek istiyorsan, Tanrı’yı arama… Tanrı’yı değil kendini bulmaktır insanlık misyonu. Herşeyden önce kayıp değildir ki Tanrı. Dindarların ‘Allah’ı anma’ reflekslerinin altında, bahsi geçmez ise Tanrı’nın yok olacağına dair fobileri yatar.

Tanrı’ya yaklaşmak istiyorsan ondan uzak dur küçük… En gerçeğinden, has bir ateistin kafası, gerçek tanrıya, Alemlerin Rabbi olan Allah’a iman etmeye en müsait olan kafa yapısıdır. Tanrı’yla duygusal bir bağı yoktur. Ve tüm fırtınaları beyin ekseninde gerçekleşir. Aklına yatarsa o gün vardır Tanrı. Aklı kesmiyorsa da yoktur. Bir elektrik akımının oluşması için hem + hem de – kutuba ihtiyaç vardır. Tanrı’nın yok bile olabileceğini göze almamış hiçbir cesur beyin, hakikatin yegane Tanrı’sına kavuşamaz. AKLET-DÜŞÜN komutlarıyla bezenmiş Kuran, beyninde gerçek fikir kıvılcımlarının çakması için + ve – kutuplara aynı anda ihtiyacının olduğunu çok iyi bilir. Tanrı fikri ile din uygulamasına yapışmış kalmış Müslüman, altınçağda fosil hükmü taşır. Yapışkan Müslümanların yerini Akışkan Müslümanların aldığı gün, İslam’ın gerçek doğum günüdür. Sabah gün ağardığında o mahmur yatağından Tanrı hiç yokmuşcasına doğrul. Gece yastığına geri kavuştuğunda O’nunla, O’nun bulutlarına sarılmışcasına buluşacaksın.

Gerçekten düşünen ve sorgulayan bir imanlı beyni secdeye bastırmak için, mafya filmlerindeki, kişinin kafasına bastırarak su dolu küvete sokan o 2 kişilerin varlığı gerekir. İmanlı bir beyni, ‘karşıdaki’ bir Tanrıya secde ettirmeyi başaracak zalim bir güç yoktur. Karşıdaki bir Tanrı’ya secde, Onun ‘Orada değil buradayım. Sana şahdamarından daha yakınım.’ ayetine hiç kulak asmadığının gösterisidir. Kişi, Tanrı’nın karşıda değil kendisinin içinde bulunduğu gerçeğine kavuştuğunda, secdenin her şeklinden imtina edecektir.

1000 yıllık bir aranın ardından Merhaba Ey İslam Alemi. Sabah – Akşam beklediğin, ‘kırk yıl düşünsem aklıma gelmez’ kıyafetlerin içinde, karşında, tam burada duruyor. Üzülme ve asla boyun bükme. Anlamlandıramadıkların konusunda Alemlerin Rabbi her zaman yanıbaşındadır unutma. Bilemediğin bilgiler hükmünde büyüklenecek olduğunda da canını alır, sen hiç üzülme. Sıkıştığın yerden öyle ya da böyle çıkarılacaksın. Hakikat, zincirlerin konusunda kalemini kırdı. DEĞİŞECEK, ARINACAKSIN.

İnsanoğlu, tarih boyunca hep secde etti. Bulutlar yağmur oldu insan secde etti. Güneş doğduğunda insanın alnı gene secdedeydi. Ağaçları savuran rüzgâr bile insanın alnını yere kapandırmaya yetti. Sevinçten yere kapandı insan. Ağladıkça da küçüldü bir sonsuz büyüğün karşısında, secd edercesine. İnsan kafası yuvarlaktı ama yerden hiç kalkmadığı için alnı hep düz kaldı.

Ağabeyim Muhammed geldiğinde, putperest alınlar da secde halindeydi. Kabe’nin etrafında tur attıklarında da tıpkı bugünkü Müslümanlar gibi kalabalıklardı.

Ve sonra İslam çıkageldi. Biliyor musun? Sen daha İslam’ı hiç tanımadın. Sana sadece İslam’ın gelECEĞİ söylendi. Sen daha İslam’ı hiç tatmadın insanoğlu.

O heykellerin değil başka bir varlığın önünde yere kapandırmak için inmedi İslam Allah katından. Onun için değil şunun için, Bunun için değil, Onun için yere kapan diyen öğretinin adı olmak için değildi İslam.

İSLAM: AYAĞA KALK VE HANGİ MANADA OLURSA OLSUN,

ASLA VE ASLA DİZ ÇÖKME DİYEN KUDRETLİ SESİN ADIYDI.

Sen secdeye kapanmaya o kadar eğilimli oldun ki, sırtın zincirden yana hiç eksik olmadı. Secdeye o kadar çok kapandın ki Müslüman, yaşadığın her bir ülke diktatör krallar sahipliğindeydi. Halâ da öyle. Müslümanlık, sen o kapandığın yerden kalkmadıkça İslam ezilmişlikle eşanlamlı yaşamaya devam edecek. Belirleyici değil takip edensin. Dünyanın en hak dini, dünyanın en geri topraklarında ikamet eder oldu. O alnın yerden kalkmadığı için. Sen peygamber sancağını böyle tutmak için mi emanet almıştın? Doğrusu, o sancak düştüğü o yerden kalkacak bugün.

Ey Müslüman, hiçbir şeye secde etmemekle emrolundun bugün. Etmeni kim emrettiyse, etmemen de aynı gücün takdiridir. Acabalarınla, yoksa?larınla uğraşmayalım güzellik. Gözün aydın olsun. Kem kümler gereksiz.

EVET TA KENDİSİYİZ.

BUNDAN BÖYLE NAMAZ 5 VAKİT DEĞİL 24 SAATTİR MÜSLÜMAN.

VE BU İKİSİNİN ARASINDA DERİN BİR 19 VARDIR.

Bundan böyle eğilenlerin değil dimdik duranların adıdır Müslüman. Namaza DUR DURAK DURMAK YOK artık. Durarak namaza durmak değil, Koşaradım Dinamik Namaz vakti. Bu ezan statik değil dinamik namazın çağrısıdır. Değişim Cihadı 2012.

Levh-i Mahfuz yetki belgeli;

BİNYILIN NAMAZ İLMİHALİ;

STATİK DEĞİL DİNAMİK NAMAZ VAKTİ tüm İslam alemine, insanlığa ve canlılığa hayırlı olsun. TaNR1′nın doğum günü kutlu olsun.

[TaNR1’nın doğum günü’nün İngilizce adının ve kapağının birazdan günışığına çıkacağı bu KDR gecesi, tüm insanlığa gerçekten ama gerçekten hayırlı olsun.

(TÜM DÜNYADA) TANR1’NIN DOĞUM GÜNÜ KUTLU OLSUN.

buRAK özDEMİR

15 AĞUSTOS 2012, 01:10:34

BİR KİTAP HAYAL EDİN

İÇİNDEN SONSUZLUĞUN KİTABI ÇIKSIN.

 www.dogumgunu.com.tr

www.kur-an.com

www.tanrinindogumgunu.com

.

19 AĞUSTOS 2012, 04:50:49

Lord kelimelendirmesi…

“Hem isevi diye eleştirerek ağabey demek, hem de ingilizce kitaba hristiyan kardeşleri anlasın diye isanın adı olanla başlayıp, lord of islam demek bir ironi olabilir mi, açıklarsanız sevineceğim..”

burak özdemir’in notu:
Lord kelimesini İsa’nın adı zannetmeniz… Müslümanların üzerindeki Hıristiyan etkisine bundan daha güzel bir örnek olamazdı.

Lord, İsa demek değildir. LORD TANRI DEMEKTİR.

İsa’nın Lord’luğu Tanrılığından değil, Tanrısallığından gelir.

Hem Rahman’ı Hem Rahim’i Hem Tanrı’yı Hem Tanrısal’ı

ifade edebilen yeryüzünün tek İngilizce kelimesi LORD’dur.

‘Lord’ bu yüzden ‘of Islam’dır.

Müslümanlar, ‘Allah’ın en az 99 ismi vardır’ cümlesini sık sık telaffuz etseler de bunun ne demek olduğunu gerçekten idrak etmiş oldukları söylenemez. Allah’ın her farklı bir ismi ile karşılaştığında fena halde yadırgar hatta yer yer taşa tutmaktalar. ‘Tanrı’, kimi Müslümanların aklına bir türlü girmeyen Allah isimlerinden biridir. Görüldüğü üzere LORD da öyle. Biz Lord of Islam dedikçe kimi zihinlerin ‘Lordlar kamarası’na gitmesi kaçınılmaz.

Bu değerli kardeşimize kalsa İngilizce kitabımıza ‘Cenab-ı Allah’ ismini koymamız gerekebilirdi. İçten içe götürülen nokta hep aynı. ‘Lord’a Tanrı’ya ne gerek var Allah desene şuraya’ noktası. Gören, Kur’an ’99+ değil Allah’ın sadece 1 ismi vardır. Her zaman her yerde Allah diyiniz.’ şeklinde bir ayet indirmiş zanneder.

Her dilde, her kültürde Allah’ı ifade edecek farklı kelimeler vardır. İnsanlarımız, Allah’ın 99 ismini kolye yapıp boynuna asacağına, bunun altındaki bakış açısını küpe yapıp kulağına asarsa daha hayırlı olur.

Tanrı’nın doğum günü’nün yayınlandığı ilk günden beri, yani 6 yıldır dindar olduğu iddiasındaki kesimden her gün yüzlerce mail geliyor. Genel olarak ‘Tanrı yoktur, Allah vardır’ diye başlıyor bu mailler. ‘Tanrı yoktur!’ şeklinde cümle kuranlara ateist değil dindar denmesi ancak karikatürlerde olabilecek bir fantastik durumdur. Fakat bizim durumumuzda gerçektir. ‘Tanrı yoktur Allah vardır’… Hayrola, Allah senin arkadaşın mı? Allah’tan Tanrı’lığı ayırırsan geriye ne kalır? Allah, şahıs ismi midir? Şu durumda Müslüman kardeşlerimizi bir kez daha ‘Tanrı’ya inanmaya’ çağırmaktan başkası gelmiyor elden.

İngilizce, derdimizi Türkçe ile bir türlü anlatamadığımız Türkler konusunda da ilaç olabilir. Türkçe ile anlatamadık, bakarsınız kısmet İngilizceyedir.

İSLAM’IN TANRISI: YENİDEN DOĞUŞ GÜNÜ şimdiden kutlu olsun.

Hazret-i Muhammed benim peygamberimdir ancak benim ‘efendim’ değildir. Kimselerin efendisi olmak için de yaratılmamıştır. Peygamberinden efendimiz olarak bahseden ekol, İsa’dan çobanımız olarak bahseden Hıristiyanlığın etkisinde kalmış bir ekoldür. Hz. Muhammed benim ağabeyimdir. Çünkü Kur-an’a göre tüm müminler kardeştir.
1- Kardeşinse. 2- Erkekse ve 3- Senden büyükse. o kişi senin ağabeyindir. Hazret-i Muhammed benim efendim değil ağabeyimdir. [ Kimilerimiz için ] Sarsıcı ama gerçek. Levh-i Mahfuz gerçekleri.
sevgiyle”
buRAK özDEMİR

BİR KİTAP HAYAL EDİN

İÇİNDEN SONSUZLUĞUN KİTABI ÇIKSIN.

www.dogumgunu.com.tr

www.kur-an.com

www.tanrinindogumgunu.com

 

KDRM Gün-leri

bukad

.

“KDRM Gün-leri

Yaratıcın ne güzel yaratmış seni.
Yoktan.
Yokluktan, mazeretsiz.
Eşli ama benzersiz.
Sonsuz sıfırdan ama bir geleneğin içinden:
İnsandan insana.
Kaderinin iplerini vermiş sana.
Geleneği varsa göreneği de olsun istemiş.
Uçsuzteoride yüzmeni de izlemiş.
Pratikderede boğulmanı da.
Konu kaderin olunca ne elini ne kolunu kullanmışsın.
Elini de kolunu da bağlı sanmışsın.
Her yeni gün, yeni bir şans, yeni bir kumar olmuş:
Aç gözleri.
Olmadı, yapamadın, indir göz kepenklerini.
Görmek istediklerini gör, istemediklerini -me.
Karar veremedin mi yarım aç gözlerini hakikata.

Hasbelkader yaşamışsın.
Senin hayatı yaşadığından daha çok, hayat seni yaşamış.
Kana kana, kandıra kandıra içmiş,
cehalet sosuna batıra batıra
edilgen edilgen kızartılmışsın.
Gel dediğinde gelmişsin, git dediğinde de gideceksin.

YOK ÖYLE!

Bugün KDR Günü. 
BUGÜN KADER GÜNÜ.
Sonsuzluktan ilkel bir kabilenin ortasına düşmüş Muhammed’in 
YOK ÖYLE! dediği gün işte bugün.
KADİR Günü.
MUHAMMED’IN İÇİNDEKI KİTABI OKUDUĞU O GÜN IŞTE BUGÜN.
İçindeki kitabın da Muhammed’i okuyor olduğu
-nu hem de hücrelerine kadar okuyor olduğunu öğrendiği gündesin.
Çöl güneşinin alnındaki karanlığı görüp,
Mağaranlığın içindeki aydınlığa hicret eden, 
BUNA DA HIRA/HERA/HERO DIYEN KAHRAMANADAMIN GÜNÜ IŞTE BUGÜN.

Muhammed bunu nasıl yaptı?
GASPELKADER ZİNCİRLERİNİ KIRDI
Doğru oturalım doğru konuşalım.
Kaderini gaspetmişler senin.
Başıboş yürüdüğünü sansan da
ELE GEÇİRİLMİŞSİN SEN. BEN. HEPİBİZ.
O kadar kolay idare edilebiliyorsun ki şaşarsın.
Onların istediklerine isyan ediyorsun.
Onların istediklerini görüyor
Sustur şunu dediklerini duymuyorsun.
Önden başını öne eğmişler senin
kızdığında Başkaldırı yaptığını sanasın diye
O bükük boyunla kafanı gökyüzüne kaldırdığını sandığında
toprağa baktırmışlar seni.
Kahverengi bir gökyüzünün çamurlarını rahmet yüklü bulut sanmışsın
Rengi zaten kahve olmadığı gibi.
Birikmiş kirliliği Kutsal Toprak sanmışsın
Kibarlığından, acizetin bile icazetle geçmiş in-sana.
En kızgın olduğunu sandıklarında bile zararsız bulunmuşsun.
Sana caydırıcı görünen yüzün onlara azdırıcı olmuş.
En başta azmışlar, gıksız olduğunu göre göre azmışlar.
Gaspelkaderlerin var senin.
Bitmek bilmez Hasbelkederlerin.

İnsanoğlu insan olduğu günden beri gün yüzü görmedi.
Göremiyorum dedi,
güneşe baktığına dalalet,
Kamaşmışsın sevin şükret dediler.
Güneşe taptığını sana sana,
Köroğlu oldun İnsanoğlu.

Gaspelkaderlerin var.
Kaderini gaspedenler.
Mukadderatını crackleyenler.

Sen birtanesin onlar 4 taneler.
MahŞerin 4 Atlıları.

1
MUSALLATLAR
Hayatına gaspelkader musallat insan figürleri.
Kalpten kilisenin taş duvarlarını süsleyen çatlamış ikonalar
Sadece senin duvarlarında fotojenikler
Aynalarına bir dokun anlatsınlar sana.

Mağara devrinde vahşi hayvandı Musallatlar.
Kamera devrinde İnsan oldular.
İnsansı Vahşiler
Kaderine kabuk olmuş, yaralarınla seni kontrol eden
Şeytanrı kulları.
Şeytanoğulları.
Onlar sana, sen onların tuzaklarına uzak ol.

2
ŞATAFATLAR
Hayatında paha biçilemez sandığın ne varsa hepsi etiketlerle kaplanmış.
Olmazsa olmazlarını söyle,
hayatını gaspetmemiz için ne istersin demişler.
Yazmış vermişsin meğer.
Sen onlara hayat standartlarım diyorsun.
Kimi büyük düşünmüş kendi köleliğine etiket saplarken,
Yat kat istemiş.
Aferin ona zengin köle olmuş.
Kimisinin hesabına makarna-bulgur yatmış.
Faturalar neden yatmadı bizim,
Taksitler neden gecikiyor,
Hani cigara kuponları diye ayaklanmış esirler.
Sen kimsin özgürlüğümü neyle takas yapacakmışsın dememişler.
Bir elime ayı bir elime güneşi vermeyi dene diyen çıkmamış.
Kaderini kilitleyen gaspelkader şatafatlardan kurtulmadıkça
çocuk değil çocuk oyuncağı kalacaksın.

3
İLTİFATLAR
Tanışmışlar seninle.
Dünyaya geldiğin günde
Şeytanrının dünya gardiyanları
Sana ne diye hitap edelim demişler
Kartvizitine ne yazalım
Megalomanyak güdülerini nasıl gıdıklayalım demişler.
Ötmüşsün, aç susuz zindan sorgularında elin kolun arkadan bağlı.
Sana köleliğini unutturacak sihirli sözcüklerini duymadıkça huzursuz olmuşsun.
Geceleyin yanına yaklaşan her zararlı yabancıya parola sormuşsun
Hepsi de bilmiş.
Burada bir sorun olmalı dememişsin.
12345678 yazan herkes açmış senin kilitlerini.
Buna kendini güzel sandırın demişler.
Şuna çaktırmayın karizmatik sandığına kilitledik demişler.
Ona mı? Ona hiçbir şey demeyin, bana niye kimse iyi birşey demiyor diye bağrına bağrına huzursuz olsun arasın dursun demişler.

İçini gıdıklayan,
kaybettiğinde değerini sözde düşürecek ne varsa,
yerinde saydığın halde duyduğunda yükseldiğini hissettiren gaspelkader iltifatlarından kurtul.
İşlemesin onlar sana.
Dev aynalarını kır evindeki.
Makyaj aynalarını da.
Aynılarını bırak sadece.
Bil ki hayat, insan, dünya, dekor hepsi el ele vermiş o iltifatları bir kaybettirip bir buldurarak kontrol ediyorlar in-sanı.

4
ANLAT-ANLATLAR
Binlerle yıldır anlata anlata bitmeyen mitolojilerin bilim olduğu bir kafatasında mahsur olduğunu bil.
Dinliyim desen de onbinyıllıksın.
Kendine ateist diyen ilk insan da zaten Adem’e baba diyordu.
İstediğin yerde değilsen
bil ki senin fakrin fikrinden geliyor.
Kalçanı kolladığın sırada iğneleri beynine vurmuşlar senin.
Ayaklarını oynattığın halde hareket edemiyorsan,
kafesin genişlediği halde hava dolmuyorsa göğsüne
Gaspelkader anlata-anlata bitirememişler seni.
Kafandaki doğrulara doğru dosdoğru bir başkaldırıdan başkası bu tasmayı koparamayacak.
Ne yap ne et gerçekle mezarında buluşanlardan olma.

Kim bu insan? Neden ve nasıl kutlanıyor Kader günü?
Anlat-anlatları yerle bir etti, iltifatların hepsini reddetti kulu ve elçisiyim diye imza attı, musallatları birer birer yıktı da öyle Muhammed oldu. Şatafatlara gelince, onlar zaten hiç yoktular.

Kadir Günü Muhammed’in günü. 
Muhammed’in içindeki kitabı okuduğu gün.
İçindeki kitabın da ilk günden beri Muhammed’i okuyor olduğunun açığa çıktığı gün.
Muhammed’i alkışlamak olmadı hiç amaç, o iltifatlarını gömeli çok oldu.
Kadir Günü Ümmetin Muhammedinin günü.
Muhammed’ler ümmetinin gününe geldi sıra.
KDR-M
KaDeRiMe KaDiRiM dediğin bir günün olsun
Muhammed de senin o gününü kutlasın.
Amacına ulaştığını hissetsin, 
mutlu olsun, 
çok utandırdılar onu. 
Çokları var ki
Mücahiti olduğunu 
sandılar, 
sandırdılar, 
saldırdılar, 
usandırdılar, 
Muhammed’in 
Musallatı oldular.

KeDeRiM yok oldu dediğin bir günün olsun senin.
Geriye doğru git bak var mı anlı şanlı bir düşman işgalinden kurtuluşun?
Yarım saniyeden fazla düşündüysen belli ki yok,
ilk fırsatta bir tane yap.
KDR Günü,
Muhammed’in doğduğu gün değildir
ama Muhammed’in doğum günüdür.
Bir babanın işbirliğinde annenin seni doğurduğu gün müdür ‘doğum’ günün?
Doğum günü diye kutladığın baba+annenin doğum günü olabilir, buna bir şüphelen istersen.
Edilgeni değil etkeni olduğun bir gün gerekli.
Pasifi değil aktivisti
Nesnesi değil ÖZ-nesi olduğun anı yakala.
Bil ki milyarların kabristanı olmuş bir dünyada
+1 olmak artı bir değer değil artık.
Kendini kutsamadan yaptığını kutla.
Doğduğun gün, işte o gün anlam bulur.
KDR günü nasıl yüzüp geziyorsa yılların arasında,
bu da gezsin dursun.
Daha iyi bir KDR günün olsun.
Anlata-anlata destanlaştırmadan, bir tane daha yap sonra.
KDRM Günleriyle anlam bulacak dünya.
Sonuna M gelmedikçe KDR gününün de bir anlamı kalmadı artık.
Bir başarı hikayesi olarak anlatınca Muhammed’i bak nasıl düşüyor yüzler?
Bu mu başarı hikayesi dedirttiler KDR Gününün önderine.
Barışın beyaz bayraklarını indirip
Kara çarşafları astılar gönderine.
İnsanlık ailesinin her bir ferdine
Mutlu KaDeRler, Din-miş kederler.
Benim günüm de yaklaşıyor, az kaldı.
Hep birlikte.
Sevgiyle”
buRAK özDEMİR

BİR KİTAP HAYAL EDİN

İÇİNDEN SONSUZLUĞUN KİTABI ÇIKSIN.

www.dogumgunu.com.tr

www.kur-an.com

www.tanrinindogumgunu.com

.

Bekçi koruyucudur. Devrimci değiştirici.

atayen-600x375

.

Bekçi koruyucudur. Devrimci değiştirici.

“Beynimdeki Atatürk’ü sıfırladım.

Ve sonra yeniden inşa ettim Levh-i Mahfuz sonrası.

Öncesi benim beynim de

ulu önder kalıplarıyla doluydu.

İlkokulda çok güzel fotoğraflarıyla dolu albüm yapmıştım.

Bugün 23 Nisan neşe doluyor insan kıvamındaydım.

O da tatlı bir kıvamdı.

İlkokul için.

İçimdeki ses

“hadi şimdi gerçek Atatürk’le tanışmaya gidiyoruz “

dediğinde ellerim dizlerim titriyordu

heyecandan ve meraktan.

Dolmabahçe’deki odasına girdiğimde

ellerim enerjiden titremişti.

‘Korku değil Sevgi insanıydı.

Hadi şimdi buradan sonrasını

buna göre yeniden inşa edeceğiz’

dedi ses ve sonrası kitabın içindekilerle sonuçlandı.

Kaybettim ama sonra çok daha muhteşem

bir Ata-türk felsefesi buldum.

Şundan da herkes emindir herhalde.

“Bu adam yanlış adam. Onun yolunu izlemek yanlış yol”

diyecek kudretteyim. Bulgularım tersini gösterdiği için

Bu adam doğru adam. Onun yolunu izlemek doğru yol

diyebiliyorum.

O Yol’un ne olduğu konusunda

hiçbir Atatürkçü ile aynı fikirde değilim.

Yol dedikleri o yol,

bugünlere getiriyor bu ülkeyi.

Sözkonusu olan ‘Atatürk’ ise korkmayın.

Mustafa Kemal Atatürk

arkasında birkaç milyon

tutucu takipçi bıraktığı için

doğru adam değil.

Mustafa Kemal Atatürk doğru adam

çünkü doğru bakmış

 doğru görmüş

doğru yapmış.

Ve bütün dünya tıpkı Muhammed’in olduğu gibi,

onun da dediği yere gelecek.

Sizlerin bekçiliğine ihtiyacı yok Atatürk’ün.

Hiç olmadı.

Mesele bekçilikse,

içinde yaşadığım şu ülkeye bakıp

üzülerek şunu bildiririm:

BEKÇİLİĞİNİZ BERBAT.

Neyse ki ihtiyacımız bekçilik değil

o yüzden ayaktayız ve ayakta kalmaya devam edeceğiz.

Atatürk arkasında tutucu bekçiler bıraktığı için büyük değil.

Bunların sayesinde ayakta kalmayacak hayalleri.

Atatürk, bir-kaç zehir zemberek beyin

onun vizyonu frekans olarak yakaladığı için

ayakta kalacak, şaha kalkacak.

Bizim okuyucu ailemizin ortak değeri devrimdir.

Atatürk ilke ve inkilaplarının…

inkilap dediğin kelime devrimdir.

Ben Atatürk’ün bekçileriyiz diye övünen bu sevgili kardeşlerimin

43 yaşını idrak ettiğim bu tarihe kadar

hiçbir devrimciliklerini göremedim.

Bekçi koruyucudur.

Devrimci değiştirici.

İkisinden biri olabilirsin.

Dünyayı değiştiren bekçi olamazsın, olamadın da zaten

.

80 yıldır saygı duruşunda bekleye bekleye

 kök saldınız be dostlar.

ARTIK HAREKETE GEÇİN.”

Sevgiyle”

buRAK özDEMİR

BİR KİTAP HAYAL EDİN

İçinden SONSUZLUĞUN kitabı

Kur-an-ı Kerim çıkacak

www.dogumgunu.com.tr

www.kur-an.com

www.tanrinindogumgunu.com

.

Türkiye’de Dindarlık Allah’ın helakına uğradı.

1akapical-600x461

 

Türkiye’de Dindarlık Allah’ın helakına uğradı.

.

Türkiye’de Dindarlık Allah’ın helakına uğradı.

Eskiden gerçekte DİNDAR OL-madığınızı ANLAMAK İÇİN

kitap OKU-mak gerekiyordu.

Şimdi ilkokul çocukları dahi hakim durumunuza.

Bir Deccal’in peşine düşüp

Resûlullah’ı yüzüstü bırakırsınız ha?

Madem bugün Berat Kandili,

televizyon programlarınızda oturun bunu konuşun.

Dinsizliğin Dinciliğinden beraat mümkün mü soruşturun.

Umulur ki HİDAYETE KAVUŞ-turulursunuz. Amin.

Ruhunuzu, aklınızı, hatta camilerinizi bile

bir Allah düşmanının emrine verdiniz.

İlaç kutularının içine bomba saklayıp

Müslüman kanı döken bir DECCAL‘e biat ettiniz,

ellerinizin ölümden önce şu takdim ettiklerine bir bakın.”

“Levh-i Mahfuz 10 yıl kapınızı çaldı,

açmadınız, sırtınızı döndünüz.

Şimdi ise boğazınıza kadar zillete batmış durumdasınız.

Geldiğiniz nokta, ne acıklı bir Son.”

“Amerika’da bir pedofili, bir yere taşındığında civardaki bütün evlerin kapısını tek tek çalıp geçmişte pedofili suçunu işlemiş olduğunu haber vermek zorunda. Zaten o mahalleye yeni taşınacak birisi de, haritada bu kişinin evini görerek durumdan haberdar edilmekte.”

Gavur Amerika’da durum böyleyken,

‘Müslüman’ ülkemizde muhazafakar bir pedofilinin,

gözüne kestirdiği

12 yaşındaki bir kız çocuğu konusunda

yapması gereken tek şey,

çocuğu caminin imamına götürmek.

Buradan sonra çocuk onun nikahında olacak.

Çocuğa ‘Helalim’ olarak seslenecek.

Üstelik bunu Peygamberin sünneti olduğu için

yapıyor olacak.

Eveeet.

Böyle bir ortamda Ramazan-ı Şerif geldi,

hoş geldi gerçekten.

Bakalım bu uhrevi ayda,

şehvet söz konusu olunca,

peygamberine iftira atmaktan bile

çekinmeyen bu güruh,

kendine gelip tevbe edecek,

nefsini kınayacak mı?

Yoksa Ramazan,

kimsenin hiçbir şeyden arınmadığı,

bir pide ayı olarak,

sadece bir panayır gibi yaşanmaya devam mı edilecek?

O arınma günü gerçekleşene dek,

peygamberine atılmış bu iftiranın,

çocuklara uygulanmakta olan bu zulmün

sessiz onaylayıcısı olan kimsenin camisinde bulunmam,

yiyecek tek bir zeytinim olmasa bile

kimsenin iftarına oturmam.

Hayat devam ettikçe orucum devam eder.

“Bir avuç çapulcunun yaktığı ateş,

5000 korumayla yaşayan BİR ADAMI kavurdu.

O çocukların ruhu bugün şad oldu.”

“İçiniz rahat olsun.

Dünya gözüyle yapılması gereken herşey yapıldı.

Oluyorsa ne âlâ.

Olmuyorsa var bir plan…”

buRAK özDEMİR

BİR KİTAP HAYAL EDİN
İçinden SONSUZLUĞUN kitabı
Kur-an-ı Kerim çıkacak

www.dogumgunu.com.tr
www.kur-an.com
www.tanrinindogumgunu.com

.

.