Güç ve iktidar sarhoşluğundan uyanış

1adingunu

.

Güç ve iktidar sarhoşluğundan uyanış

Çanlar DİNCİ kesim için çalıyor…

Bir süredir çalıyor…

Uzun süre de çalmaya devam edecek…

Sessiz izleyicisiyiz BİZ bu sürecin…

Sorgulamalar…

Çatışmalar..

Nerede yanlış yaptıklar…

Kimlik bunalımları…

Yoksa?lara dönüşen acaba?lar…

Güç ve iktidar sarhoşluğundan uyanış…

Çok sancılı uyanış…

O meşum baş ağrısıyla gerçeğe açılması gözlerin…

Gerçeklerle yüzleşen gözler ve ağaran saçlar…

Düğmeleri iliklere birer birer geçen

ATEŞTEN GÖMLEKLER.”

“Büyük kopuşun küçük başlangıçları…

Birbirinden ansızın kopuveren DİN ile DİNDAR…

Bağlanmış kabukların yaraları yalnız bırakışı…

Kanayan yaralar, yarayan kanlar…

DİNİN DİNDARLARA DÜNYAYI DAR EDİŞİ…

Rahman’ın dolabından RAB şapkasını çıkarışı…

Ya Rab’la başlayan cümlelerin,

Rabbe vefasız ithamıyla son bulması…

ÖĞÜTLERE kapananlara acıyla dolu terapiler…

Çamurdan çıkan altın-feryadın içinden gelen ibret…

Kolay olana sırt çevirmenin zorlu yolu…

İhtişamı deneyimleyen mazlum şaşkınlığı…

Fazla uzun süren şaşkınlık-masumiyeti yitiriş…

Araçlara kurban edilmiş mukaddes amaçlar…

KİBİRLİ alınlara sürülmüş kurban kanının sahibinden geri çevrilmesi…

Masumiyetin kan kaybedişi…

İyi insan olmanın,

iyi insan olmaya yetmediğinin anlaşıldığı o zorlu günler…

“İyi” ile “kötü” nün üzerinin bıçakla çizilmesi…

Doğru ile yanlışın çağının başlangıcı…

Doğruya susayan “KÖTÜLER”…

Yanlışa sapan “İYİLER”…

GERÇEĞİ bile bile DEVRİME ayak sürüyenler…

Allah’ın emrettiği DEVRİME direnen

Allah askerlerinin baş aşağı devrilişi…

Tarihin ibretlik biyografilere duyduğu o bitmez ihtiyaç…

Kahraman tüketen KİBİR değirmenleri…

O değirmenlere güç veren sonsuz nefesli kutsal rüzgârlar…

Hava, rüzgâr ve su…

Kader birliği yapmış gerçek kuvvetler ayrılığı…

Artık taşınamaz bir UTANCIN dizginlerinden boşalması…

Unutulan ahitler…

Tutulmayan sözler…

Geçip giden müddet…

Mühletin sona erişi…

Kulak patlatan bir yüksek ses,

en yüksek GONG sesi…

Yeni saatin sıfır-sıfırdan başlangıcı…

TEPETAKLAK AMA YEPYENİ BİR MEMLEKET…

Sancılı bir doğumla beraber

Dünyaya açılan ışıl ışık gözler…

En güzel saatin ilk saniyeleri…

Durmaya değil…

Tersine döndürmeye meyilli…

Yavaşlayarak yavaşlatan unutulmaz DİŞLİLER…

Sonsuzluğa ayarlı, bir kutsal duvar saati…

Ve onun küçük DİŞLİLERİ…

Sancılı bir DOĞUM-büyük dişlinin büyük kan kaybı…

Sıfır-sıfıra ayarlanmış tüm saatler için…

Beş onda dokuz…

BÜYÜK KOPUŞ FAZI…

http://www.burakozdemir.org/tanrinin-dogum-gunu/tanrinin-dogum-gunlugu/canlar-dinci-kesim-icin-caliyor-bir-suredir-caliyor-uzun-sure-de-calmaya-devam-edecek-2/

Bu yolun sonu

Büyük hesaplaşmanın DİN GÜNÜ’ dür.

DEVRİM günleri böyle sarsıntılı olur.

İnsanın manevi beynini yorgunluktan kilitler.

Sabah kalktığında yatağından hiç çıkmak istemezsin.

Sancı ne kadar büyük olursa,

DOĞUM o kadar kutlu olur.

Sevgiyle tüm dünyaya, herkese sevgiyle”

buRAK özDEMİR

Güzel Kur-an’ın İnfitar s. 14-15-16-17-18-19. Ayet

Ve şüphesiz kötü olanlar da, elbette çılgınca yanan ateşin içindedirler. Onlar DİN GÜNÜ oraya yollanırlar. Ve ondan ayrılıp-kaybolacak değildirler. DİN GÜNÜ’ nü sana bildiren şey nedir? Ve yine DİN GÜNÜ’ nü sana bildiren şey nedir? Hiç bir nefsin bir başka nefse herhangi bir şeye GÜÇ yetiremeyeceği gündür; o gün emir yalnızca Allah’ındır.

Güzel Kur-an’ın Vakıa s. 51-52-53-54-55-56. Ayet

Sonra gerçekten siz, ey sapık olan YALANLAYICILAR, Şüphesiz ZAKKUM olan bir ağaçtan yiyeceksiniz. Böylece karınları ondan dolduracaksınız. Onun üzerine de alabildiğine KAYNAR sudan içeceksiniz. Üstelik ‘içtikçe susayan hasta develerin’ içişi gibi içeceksiniz. İşte bu, onların DİN GÜNÜ’ nde şölenleridir.

Güzel Kur-an’ın Hicir s. 35. Ayet

Ve şüphesiz, DİN GÜNÜ’ ne kadar LANET senin üzerinedir.

www.izmirliahmetkaya.com

BİR KİTAP HAYAL EDİN

İçinden SONSUZLUĞUN kitabı

Kur-an-ı Kerim çıkacak

www.dogumgunu.com.tr

www.kur-an.com

www.tanrinindogumgunu.com

.

BENLİK gemisinin ufkunda beliren her ada, başlangıçta HAKİKATİN IŞIĞI sanılır

1amate

.

BENLİK gemisinin ufkunda beliren her ada, başlangıçta HAKİKATİN IŞIĞI sanılır

Yirminci yüzyılın sonlarına doğru,

yeni bir insan modeli oluşturulmaya başlandı.

Bu model, ahlaki küreselleşme süreci sayesinde

sessizce tüm dünyaya yayıldı.

Materyalist ve kapitalist sistemin

küreselleşmeye olan etkisiyle

PARA denilen Tanrıya tapan bu insanlar,

duygusal açıdan sığ,

derinliklerinden kopmuş,

özelliklede SEVGİ, ŞEFKAT, MERHAMET, AŞK,

VEFA, SEZGİ, ESTETİK, YARATICILIK

ve bütünsel görüş gibi olması gereken

insanlık duygularına yabancılaşmış,

insan ilişkilerinde yakın gibi görünse de

aslında çok mesafeli, ulaşılamaz olmuş,

yalnız, menfaatçi, madde/para düşkünü,

hırsız, yalancı, yolsuzluklara göz yuman,

istismarcı, rekabetçi, cinsel açıdan çok eşli,

hayasızlığı özgürlük ve cesaret sanan,

yaşlanmaktan ve ölümden köşe bucak kaçan,

gerçekte gizlediği ama

çeşitli hastalıklardan mustarip,

kronik derecede kaygılı,

çevresine ve kendi kendisine öfkeli bir insan.

Çoğunluğu bu tarz insanlardan oluşan

bir yüzyıl medeniyeti,

kısaca kendini aşırı şekilde önemseyen

insanlar medeniyeti.

Burada gözden kaçırılan gerçek,

arayış içinde olan insanlara

bu sözü geçen kişilerin tam anlamıyla

bir rehberlik sunamayacak olmalarıdır.

Nitekim maneviyat ve dini konularla uğraşan

bu insanların en büyük eksiklikleri,

kulaktan dolma, HAKİKATTEN uzak,

yüzeysel bilgilerle,

kendi yaşamadıkları RUH hallerini,

yaşamış gibi aktarmaları,

hatta spekülasyon yapmalarıdır.

Artık her yerde

sahte mutluluk SATMAYA çalışan

satıcılar türemiştir.

Bunlar her köşe başında karşımıza çıkar

ve BİZE, mutluluğun/huzurun

ANAHTARINI satmaya çalışırlar.

Parlak yaldızlı bol resimli ciltler içinde

bir sürü kitap, broşür ve doküman sunup

teknikler gösterirler.

Abartıları sınırsızdır.

İnsanlar haliyle ÜMİDİN peşinden,

ödemelerini yapmış olmanın keyfiyle

halden hale girmeye başlarlar.

Bir çoğu seminer salonlarında toplanarak

avaz avaz bağırıp acayip hareketler sergilediler.

Yerde bir karış havaya kalkmış

guruların eylemlerine gözleri kapalı olarak

varsayıp eşlik ettiler.

Geceleri yıldızlar altında toplanıp

uçan daireleri karşılamak için bekleştiler.

Hatta topluca uzaylılara teslim olmak için

intihar edenler bile oldu.

Hintli guruların tombul ayaklarından öptüler,

hatta bazı tarikatlarda

daha başka uzuvlar bile öpüldü.

Dahası, mürid şeyhi uçururbilinciyle

Siyaseten seçilmişler dahi

Peygamber sınıfına yerleştirildi.

Bu ve buna benzer uygulamalar,

maneviyatı güçlendirmenin aksine,

insanlarda BEN/EGO şişmelerine yol açtı.

BENLİK, zamana ve mekana göre

üstlendiğimiz rollerin bir bütünüdür.

Benliğin merkezinde hakim olan duygular,

ÜMİT, ARZU, DÜŞ KIRIKLIĞI olarak yaşanır.

Böylece BENLİK gemisinin

ufkunda beliren her ada,

başlangıçta HAKİKATİN IŞIĞI sanılır,

büyük çabalar sonucu oraya ulaşıldığında

hep ufukta yeni adalar olacaktır.

HAKİKAT=LEVH-İ MAHFUZ

Artık Levh-i Mahfuz yüzyılındayız.

FARKINDA OL-malıyız.

www.izmirliahmetkaya.com

BİR KİTAP HAYAL EDİN

İçinden SONSUZLUĞUN kitabı

Kur-an-ı Kerim çıkacak

www.dogumgunu.com.tr

www.kur-an.com

www.tanrinindogumgunu.com

.

“BEN” kelimesini sarf etmeden yaşam sürebilmek

1oluego

.

“BEN” kelimesini sarf etmeden yaşam sürebilmek

“Gönlünü kazanmak konusunda

Elçilere yüklenen donanım şudur.

Öldürülmüş bir BENLİK üzerinde

Gerçekleştirilmiş kutlu bir doğum.

Kılıçları keskindir.

Herkese laf yetiştirir,

Gereken hiçbir yerde LAF altında kalmazlar.

Zekâlı ironileriyle karşı taraftaki

Değişim direnenlerini alay edilmişçesine

Küçük durumlara düşürür.

Ancak tüm bunları yaparken,

EGOSUNU konuşturduğunu

HİSSEDEMEZSİN.”

 

“ –BEN- kelimesini sarf etmeden

Yaşam sürebilmek için

Bir ÖLÜ olman gerekir küçüğüm.

Bir Tanrı görevlisi,

O kelimeyi en asgari kullanımlarla

Hayatta tutmakta

Ve hayata tutunmaktadır.”

Levh-i Mahfuz’dan.

www.izmirliahmetkaya.com

BİR KİTAP HAYAL EDİN

İçinden SONSUZLUĞUN kitabı

Kur-an-ı Kerim çıkacak

www.dogumgunu.com.tr

www.kur-an.com

www.tanrinindogumgunu.com

.

KENDİN OL

1akendin

.

KENDİN OL

Hadi gel, bir keyif kahvesi içelim birlikte…

Sohbet etmenin derinliğinde

bulalım kendimizi.

Sözcüklerin arasına sıkışmış

benliğimizi özgürleştirelim.

Bir kahve içelim 40 yıl geçsin hatırı…

Kederi, dert ve sıkıntıları sıyırıp,

hayatın renklerini kucaklamayı öğrenelim.

Bak gör sıcacık bir kahve

ne çok şey öğretecek BİZ-lere…

 

Dünyanı güzelleştirmek için

bir çiçek ekebilirsin

maviyi bulabilir, yeşile bürünebilirsin,

Levh-i Mahfuz ile buluşup

eğer gerçekten istersen

KENDİN OL-abilirsin.

 

İLLUMİNATİ’NİN CİRİT ATTIĞI BU DÜNYADA,

OKUMAKTAN BAŞKA ÇARE YOK….

ÇÖZÜM:

OKU, OKU, OKU…

LEVH-İ MAHFUZ BİLİNCİ

www.izmirliahmetkaya.com

BİR KİTAP HAYAL EDİN

İçinden SONSUZLUĞUN kitabı

Kur-an-ı Kerim çıkacak

www.dogumgunu.com.tr

www.kur-an.com

www.tanrinindogumgunu.com

.

ÖLÜM ve YENİDEN DOĞUM YARATICILIK’ tır.

1aroller

.

ÖLÜM ve YENİDEN DOĞUM YARATICILIK’ tır.

Ölümü yaratıcılık olarak görmelisiniz.

Dünyadaki her yaratıcı süreç

İçinde bir ölüm içerir.

Tıp Literatüründe buna

“programlı hücre ölümü” denir.

 Bedeninizdeki Cilt hücreleriniz

Ayda bir kez ölmek zorundadır,

Mide hücreleriniz her beş günde bir ölür.

Bağışıklık hücreleriniz,

Her 120 günde bir gibi bir sürede ölür,

Ama bakterilere, virüslere ve mikroplara

Nasıl saldıracaklarını da hatırlarlar.

DNA evrim hafızasının belleğidir.

Ama DNA’nın maddesi

Her altı haftada bir oluşur ve yok olur.

Böylece döngüsel olarak yaşam bulan şey

bir HAFIZA MATRİSİDİR.

Ki bu hafıza matrisi

Bizim, kendi derin bilinçlilik kavrayışımız ile

Beynimizde değildir ya da bedeninizde değildir.

Bir yerde yerleşik değildir,

O, bizim BİLİNCİMİZDEDİR.

Ki BİLİNÇ zaman ve mekânda bir yere sahip değildir.

Kısaca BİZLER,

Bilinçlilik halinin yeniden yaşam buluşuyuz.

Eğer bunu anlayabilirsek,

ÖLÜM ve YENİDEN DOĞUM

 YARATICILIK’ tır.

– “Bizim gerçek kimliğimiz ne?

Bu soruyu sor kendine.

Gerçek kimliğinin her mekân

Ve her zamanın ötesinde olduğunu

Anladığın AN, işte o zaman

Doğum da yok, ölüm de yok.

Sadece ve sadece

DOĞUM ve ÖLÜM DÖNGÜLERİ var.

KİŞEL ALGINI GENİŞLETMELİSİN.

Evet, farkındalık algını genişletirsen,

Bilirsin ki,

SEN EVRENİN KENDİSİSİN;

BU KÜÇÜK, GEÇİCİ YAŞAM FORMU İÇİNDE.

Sen kendini daha büyük kimliğinin farkındalığına

Şimdi uyandırırsan asla ölümden korkmayacaksın.

Çünkü bileceksin ki aslında senin kim olduğun,

o büyük kimlikte.

TANRISALLIKTA.

Kendini şu AN -“adın her ne ise”- olarak

Oynadığın bu rol ile bir tutmadığın,

Karıştırmadığın sürece ÖZGÜRSÜN.

Ama tutar da bu role bağlanırsan

o zaman KORKU ve VAROLUŞ melodraması içinde,

Herkesin yaşadığı

o varoluşsal kriz içinde olursun.

KADERİNİ YAŞARSIN.

Farkında MISINIZ?

Sinemada film izleyen

ama film izlemekte olduğunu unutan

bir insan gibisiniz.

Siz o filmin tanığısın.

Sizin KADERİNİZ

SONSUZ sayıda ROLLER OYNAMAK,

Ama siz o oynadığınız rollerden

HİÇBİRİ DEĞİLSİNİZ.

Siz o oynadığınız rollerin

SONSUZ tanığısınız

Ve o roller geliyor ve gidiyorlar.

Ve SİZ

Kendi

İçinizdeki

 Tanrısallığı

Yakalarsanız iyi edersiniz.

KADERİNİZE KADİR OLUR,

KADERİNİZİ AN BE AN YAZARSINIZ.

Zira bu sinemada

Sizin HAKİKATE biletiniz o.

Sizin özgürlüğe ve ölümsüzlüğe biletiniz o.

Levh-i Mahfuz

Bu BİLİNCE sıçrayabilmeniz için var.

www.izmirliahmetkaya.com

BİR KİTAP HAYAL EDİN

İçinden SONSUZLUĞUN kitabı

Kur-an-ı Kerim çıkacak

www.dogumgunu.com.tr

www.kur-an.com

www.tanrinindogumgunu.com

.