Türkiye’nin çok ağır bedel ödeyerek yüzleştiği dört çıplak gerçek

1foya

.

Türkiye’nin çok ağır bedel ödeyerek yüzleştiği dört çıplak gerçek

“İstihbarattan anlamaz bunlar.

Çünkü…

Zaten kendileri, MİT’in “takip edilecek organizasyon listesi”ndeydiler. Neredeyse hemen hepsi tarikat mensubu ve irticacı teşkilat mensubu oldukları için “iç tehdit” kapsamındaydılar. MİT bunların faaliyetleri hakkında rapor tutuyor, bunların devlete sızmasını engellemek için önlem alıyordu. Dolayısıyla… Bunların arasından hiçbiri devletin istihbarat teşkilatında işe giremedi, hiçbiri MİT’te görev alamadı. Daima MİT’in dışında kaldılar. Sıradan vatandaşın MİT’e dair bilgisi neyse, bunların bilgisi de o kadardı. Bu nedenle… Hobaraaa diye iktidara geldiklerinde, MİT’in bünyesinde kendi elemanları yoktu. Devletin memuruyla çalışmak yerine, devletin memurunu yok saydılar, tecrübeyi-liyakatı küçümsediler, kendi elemanlarını paraşütle indirdiler. O güne kadar MİT’te çaycılık bile yapmamış birini, MİT’in en tepesine koydular. Devletin istihbarat teşkilatını, Üsküdar belediyesi zabıta müdürlüğü sandılar. Kendilerini çok akıllı ve pratik zekalı zannettikleri için, ne olcak canım hallederiz dediler. Netice? Oslo’dan silah yüklü tırlara, yakalanmadıkları operasyon yok. Reyhanlı, Suruç, Musul, Sultanahmet, Ankara patlamaları, yakaladıkları operasyon yok!”

“Diplomasiden anlamaz bunlar.

Çünkü…

Milli Güvenlik Kurulu’nun “kırmızı kitap” tabir edilen Milli Güvenlik Siyaset Belgesi’ne göre “iç tehdit unsuru”ydular. İçerde tehdit sayılanın, dışarda devleti temsil etmesi mümkün mü? Elbette mümkün değil. Bu nedenle, dışişleri kadrolarına giremediler, kabul edilmediler. Konsolos olamadılar, büyükelçi olamadılar. Hariciyenin haricinde kaldılar. Tek tük istisnalar olsa da, katip seviyesini aşamadılar. Bu nedenle… Hobaraaa diye iktidara geldiklerinde, diplomasinin d’sinden bile haberleri yoktu. Dış politikanın hassas dengelerini, örtülü ilişkilerini, imkanlarını, mecburiyetlerini, sıradan vatandaş ne kadar biliyorsa, bunlar da anca o kadar biliyordu. Tecrübeli diplomatlarımızla çalışmak yerine, yok saydılar, küçümsediler, monşer filan diye alay ettiler, alay ettirdiler. O güne kadar dışişlerinde kapıcılık bile yapmamış birini, hariçten gazel okuyan Malezyalı Ahmet Kiziroğlu’nu, milletvekili bile olmadan hariciyenin en tepesine koydular. Devletin dışişleri teşkilatını, Eyüp belediyesinin park ve bahçeler müdürlüğü sandılar, ne olacak canım dikeriz sularız iki ayda büyür zannettiler. Netice? Komşularla sıfır sorun dediler, sıfır komşu kaldı. ABD’den Rusya’ya İsrail’den Mısır’a dünyada papaz olmadığımız ülke kalmadı. Suriye topraklarını Amerikan, İngiliz, Alman, Fransız, Hollanda uçakları vuruyor, Suriyelileri komple bize kakaladılar.”

“Askerlikten anlamaz bunlar.

Çünkü…

Çoğunluğu asker nefretiyle büyütüldü. Merdivenaltı tarikat yuvalarında aldıkları hurafe eğitimle, harp okullarını kazanamadılar. Tesadüfen kazananlar da, irticai faaliyet nedeniyle ordudan atıldı. Asteğmen rütbesini aşamadılar, general olamadılar, amiral olamadılar. Neredeyse subay arkadaşları bile yoktu. Bu nedenle… Hobaraaa diye iktidara geldiklerinde, askerliğini onbaşı olarak yapan sıradan bir vatandaş Türk Silahlı Kuvvetleri’ni ne kadar biliyorsa, bunlar da o kadar biliyordu. Ne akıl verenleri vardı, ne akıl verenleri dinlediler. Donanmaya şehir hatları vapuru, hava kuvvetlerine metrobüs, kara kuvvetlerine yıkılması gereken gecekondu muamelesi yaptılar. Dükkan mühürler gibi orduyu mühürlediler, TSK’yı asrın iftirasıyla hapse tıktılar, kendi kendilerini başkomutan, mareşal ilan ettiler. Netice? Dünyanın en güçlü 10 ordusundan biri sayılan TSK, felç oldu. Suriye’ye burnunu bile uzatamıyor, komşu coğrafyalardaki etkisi sıfıra indi. Açılım ayağıyla iç güvenlikten el çektirildi, kışlasına hapsedildi. Adeta iğdiş edildi. Trajik bir kıyas vereyim: Kıbrıs barış harekatı 25 gün sürdü, Sur mahallesini 103 günde geri alabildik!”

“Polislikten anlamaz bunlar.

Çünkü…

Anlasalardı, Türkiye’nin en büyük şehri İstanbul’a, polis olmayan birini emniyet müdürü yapmazlardı. Anlasalardı, Türkiye’nin başkenti Ankara’yı beş aydır emniyet müdürsüz bırakmazlardı. Anlasalardı, Akp hükümeti döneminde 75 bin cemaatçiyi polis teşkilatına almazlardı. Anlasalardı, 17/25 Aralık’tan sonra 120 bin polisin görev yerini değiştirmezlerdi. Anlasalardı, polis akademisinde PKK açılımı açmazlardı. Anlasalardı, Sur’u Cizre’yi Silopi’yi hiç bilmeyen, bölgeyi tanımayan polisleri “geçici görev”le oralara gönderip, şehit sayısının artmasına sebep olmazlardı.”

“Türkiye’nin çok ağır bedel ödeyerek

yüzleştiği dört çıplak gerçektir bu.

Türkiye Cumhuriyeti maalesef…

Devleti bilmeyen, tanımayan,

anlamayan kadrolara emanet edildi.”

 

“Günlük güneşlikken idare ediyorlardı.

Hava bozunca, foyaları meydana çıktı.”

 

“Çok bildiklerini,

herkesten iyi bildiklerini sanıyorlardı.

Halbuki, ne yapacaklarını bile bilmiyorlar.

33 senedir gazeteciyim,

hayatın kıymetini bilecek kadar ölüm gördüm,

hatırlamak istemediğim boyutlarda dehşete,

vahşete tanıklık ettim ama…

Ülkemi hiç bu kadar zavallı durumda görmedim!”

Yılmaz Özdil

www.izmirliahmetkaya.com

.

22.02.2022 de görüşmek üzere

Şebnem Ferah – Şemsiyenin Altında

https://www.youtube.com/watch?v=2wB3ATrtkkU 

Seninle onunla bir gece rüyamda

Buluştuk konuştuk dinledi tüm dünya

Seninle onunla şemsiyenin altında

Buluştuk konuştuk dinledi yağmur da

O gece tüm dünya aynı rüyayı gördü

O gece tüm dünya aynı duayı etti

Sen beni anlasan ben de seni

Sen beni dinlesen ben de seni

Gökkuşağı altında korkuların üstünde

Sen beni affet ben de seni

Seninle onunla dünyanın sonunda

Buluştuk barıştık dinledi zaman da

O geceden sonra aynı rüyayı gördük

O geceden sonra aynı şarkıyı duyduk

Sen beni anlasan ben de seni

Sen beni dinlesen ben de seni

Daha çok parçalanmadan

Daha çok ruh kaybolmadan

Sen beni affet ben de seni

Seninle onunla dün gece rüyamda

Buluştuk sarıldık gördü tüm dünya

https://www.youtube.com/watch?v=2wB3ATrtkkU

.

KÖK – I ORIGINS

1AKOK

.

KÖK – I ORIGINS

 

Biyoloji alanında uzmanlaşmış

bir kaç bilim adamının yürüttüğü

moleküler araştırmalar bir noktadan sonra

 inanılmaz bir boyut kazanır

ve insanlığı tümden etkileyecek

bazı bulgulara rastlarlar.

Geleceğin beyinlerine

merak mucizesinin tohumlarını

ekmeyi başarabilecek bir film.

Filmdeki çarpıcı her sahne

 darbe indiriyor insan beynine.

Filmi izleyin sonunda

amuda kalkmak isteyeceksiniz.

Evin içinde koşarak

BATIL inançlarınızın duvarlarına

ışık topları yapıştırmak isteyeceksiniz.

 

www.izmirliahmetkaya.com

.

22.02.2022 DİN GÜNÜ

2022

.

22.02.2022 DİN GÜNÜ

“Hâlihazırda iki deniz bütünleşmesi,

her iki dünyanın da

 kendi Levh-i Mahfuz

GÜNCELLEMELERİNİ

YAŞAMASIYLA GERÇEKLEŞECEK.

Ve açılışı İSA tarafından yapılacak bir kutlamadır.

Tanrı, İNSANLIK TARİHİNİN bu en büyük

POLİTİK gelişmesinin şanını kaldırabilecek

Bu RUH ve YARDIMCISINI,

bu misyon için binlerce yıldır

ÖZEL OLARAK hazırlamaktadır.

Bir ellerinde

geçmiş tüm peygamberlerden damıtılmış

PÜR ELÇİLİK BİRİKİMİ,

diğer ellerinde ise hiç görülmemiş

GELECEĞE ÖZEL MAHARETLERİ,

Bu İKİ KAFADAR ve yanlarındaki

MİLYONLARCA İNDİGO,

bu şanlı yeni tarihin açılışını

 hep birlikte yapacaklardır.”

            LEVH-İ MAHFUZ’ dan.

 

www.izmirliahmetkaya.com

BİR KİTAP HAYAL EDİN

İçinden SONSUZLUĞUN kitabı

Kur-an-ı Kerim çıkacak

www.dogumgunu.com.tr

www.kur-an.com

www.tanrinindogumgunu.com

.

CANINIZIN daha çok farkına varacaksınız

1asiyasi

.

CANINIZIN daha çok farkına varacaksınız

Yeni bir ruhsal çağ sürecindeyiz.

Enerjetik seviyede çok şeyler olmakta

ve pek çok insan değişimleri fark etmekte;

hiçbir şey GİZLİ kalmamakta,

olan biten her şey ortaya saçılmakta,

baş ağrıları, huzursuzluk, kalp çarpıntıları,

aşırı kulak çınlamaları,

gece 04:00 lerde uyanmalar vb.

Şimdi yapılacak en iyi şey,

Levh-i Mahfuz ile buluşmak

ve ortamda/orada

ne olduğunu keşfetmektir.

HAKİKAT ile yüzleşmektir.

HAKİKAT,

Levh-i Mahfuz da saklanan,

bilmeniz gereken her şeydir:

Korku, endişe, vesvese içinde;

korkularla, inançlarla, programlanmayla,

toplumsal baskıyla yaşamanın değil de

ŞİMDİYİ keyifle yaşamanın zamanı.

Levh-i Mahfuz da ne olduğunu keşfedin

ve gösterdiği HAKİKAT yolunu izleyin.

Bu buluşma,

yaşamınızda yapabileceğimiz

en ZOR  SEÇİM

kişisel DEVRİMİNİZ İÇİN

bir bilinç sıçraması olacaktır.

Levh-i Mahfuz, bir yaratım/yaratılış kitabıdır.

Bilmeye gerek duyduğunuz her şeyi,

hatta aklınızdan geçecek her sorunun

bilgisini bile içinde barındırır.

Levh-i Mahfuz’u özümsediğinizde

atacağımız her adımla birlikte

Kendinizin benlikten öte

CANINIZIN

daha çok farkına varacaksınız.

Adım adım, basamak basamak

ilerleyeceğiniz bu yolculukta

önce kendi içsel evreninize

ardından da miracınız olabilecek

o kutsal kabul ettiğiniz

kata çıkabileceksiniz.

Artık meditasyonlarınızda,

kendi kaynağınıza bağlanabilirsiniz.

Orada, kendi enerjinizin merkezindesiniz

ve göklere ve yeryüzüne,

yüksek benliğinize

veya dilediğiniz başka bir dünyaya

BAŞKA BİR BOYUTA bağlanabilirsiniz.

Yeryüzünde,

SİYASİ ve EKONOMİK olan bitenlerin

bir üst BİLİNÇ düzeyinden anlatımı,

 gerçekten kim olduğunuzu,

Kaderinize nasıl KADİR OL-abileceğinizi,

Dünya’ya neden gelmiş olduğunuzu,

 bu bedende üstlendiğiniz rolünüzü

ve alacağınız ders konularının

neler olduğunun bilinciyle,

ruhsal hedefinizi hatırlayabilir

ve yapmakta, yapmış ve yapmaya ihtiyacınız olabilecek

bütün bağlantılara ilişkin anlayış

ve FARKINDALIK edinebilirsiniz.

Artık Kaderiniz yazılı bir senaryo değil,

yazılacak bir boş DEFTERDİR.

Levh-i Mahfuz da ne olduğunu keşfedin

ve gösterdiği HAKİKAT yolunu izleyin.

Güzel Kur-an’ın Hakka s 41-42-43. Ayet

O, şair sözü değildir; ne az inanıyorsunuz!”

“Kâhin sözü de değildir; ne az düşünüyorsunuz!”

“Kur’an, âlemlerin Rabbinden indirilmedir.

Güzel Kur-an’ın Buruç s. 21-22. Ayet

Doğrusu sana vahyedilen bu Kitap,

Levhi Mahfuz’da bulunan şanlı bir Kur-an’dır.

www.izmirliahmetkaya.com

BİR KİTAP HAYAL EDİN

İçinden SONSUZLUĞUN kitabı

Kur-an-ı Kerim çıkacak

www.dogumgunu.com.tr

www.kur-an.com

www.tanrinindogumgunu.com

.