“İslam, barış demektir ve bu barış sadece siyasi bir barışı tarif etmez.”

diger

.

“İslam, barış demektir ve bu barış sadece siyasi bir barışı tarif etmez.“

“Müslüman kişi ya yaradanını

söylediği kadar çok sevmiyor,

 ya da eşcinseller başka bir tanrının eseri…”

“İslam, barış demektir

 ve bu barış sadece

siyasi bir barışı tarif etmez.

İslam,

Müslüman’ın Hiristiyanla barışı olduğu kadar,

Müslüman’ın eşcinsel Müslümanla da

barışa varışıdır.

Müslüman kişi, hayvanıyla, böceğiyle,

bitkisiyle, ‘öteki’ mezhepleri, diğer ırklarıyla,

çevre milletleriyle ve aynı zamanda

 içbünyesindeki sıradışı bireyleriyle

barış içinde yaşayan kişidir.

Kılınmış hiçbir milyon rekat namaz,

bu erdemlerin yokluğunu doldurmaz.”

Levh-i Mahfuz – buRAK özDEMİR

 

www.izmirliahmetkaya.com

BİR KİTAP HAYAL EDİN

İçinden SONSUZLUĞUN kitabı

Kur-an-ı Kerim çıkacak

www.dogumgunu.com.tr

www.kur-an.com

www.tanrinindogumgunu.com

.

TÜRKİYE’YE YOLCULUK

gerkur

.

TÜRKİYE’YE YOLCULUK

 

“Ekranlarınızın tozunu alın.

DonaTanrı ile

zamanda yolculuk birazdan başlıyor.”

1

“Türk halkı, Atatürk’ü sevdi. Ona güvendi. Ona inandı. Dindarıyla, Evropalılaşmışlarıyla, tüm kesimleriyle ona katıldı.

O kadar sevdi ki uğruna Osmanlı’yı yıktı. O da bu güvenin karşılığını sonuna kadar verdi. Şu kurumları kurdu’ların ötesinde yaptığı en önemli hizmet:

ATATÜRK

TÜRK İNSANINI GELİŞTİRMİŞTİ.

Ülkenin her bir yanında aydınlanma, kişisel gelişim dalgası yaratmıştı. Kur-an’ı Türkçe’ye, Türkçe’yi Kur-an’a kazandırdı. En fanatik dinci karakter bile bugün Latin harfleriyle yazışıyor, konuşuyor.

Kendi aralarında Arapça anlaştıklarına şahit olanınız var mı?”

2

“Türk halkı Atatürk’ü sevdi, gemilerini

(Osmanlıları) yaktı ve yeni bir yola çıktı.

Atatürk ülkesinde yaşadığını zannettiği yıllar birbirini kovaladı. Oysa, Atatürk’e ülke yönetiminden el çektirilmişti ve bu yolla öldürülmüştü. Öl-dürüldüğünü gizlemek, yokluğunu hissettirmemek amacıyla, bütün ülke Atatürk heykelleriyle posterleriyle donatılmıştı. Türk halkı kişisel gelişimlerinin atası olan Atatürk’ünden uzaklaştırıldığının asla farkına varamadı.

Amaç tam da buydu.”

3

“Atatürkleşmek için

yeni bir ülke kuran Türk halkı

70’lere geldiğinde

 şu dehşet verici tabloyla karşı karşıyaydı:

Bir elinde Atatürk bayrağı,

diğer elinde Demirel’ler vardı…”

4

“Toplum uyutulmuştu.

Homurdanmalar başladı.

Kurtuluş Savaşı gibi dehşetli bir isyanın torunları, yerinde durmaya hiç de niyetli değildi. Kıvılcımlar. Elektriklenmeler. Ve Alevlenmeler. 12 Eylül 1980 komplosu, Sağ-Sol üzerinden hareketlenen Türk toplumunu pasifize edici bir tuzaktı.

Bu tuzağa düşmemeye imkan yoktu.”

5

“80’lerde Türkiye’nin bugünlerinde

büyük pay sahibi olan bir icat çıktı.

RENKLİ TV.

Bu icatla eşzamanlı olarak Türkiye’yi uyuyan toplumdan tüketen topluma döndürmek için Özal’ı gönderdiler. Uyandırılmıştı ülke. Türkiye ayağa kalkacağını sanmış ancak oturttulmuştu.

Renkli Televizyonun başına.”

6

“70lerde başlayan renkli offset yayıncılığı,

gazetelerde kendini bulmuş

ve gazeteler çıplak kadın bedenini

en iyi metalaştırabileceği

teknolojiye kavuşmuşlardı.

Magazin Ekleri, bulvar gazeteleri yönetimi devralıyordu.

Renkli TV ile magazinlerin buluşması 90’ların başında gerçekleşti. Ülkenin karşılaştığı en büyük yanlışlardan biri olan Magazin programlarını yarattılar. Bu sadece bir program değildi. Topluma bir hayat biçimi işaret ediliyordu.

Aşkın, sevginin, birlikteliğin

yerle bir edildiği dayatmalar silsilesi.

Muhafazakar kökleri güçlü Türk halkı, Atatürk’ün etrafındaki Cumhuriyet kadınlarında kendini asla cinsel bir meta olarak vurgulamayan bir tarz görmüş ve sevmişti. Bu yüzden güvenmişti. Kadınlar için iyi bir fikri olmayan hiçbir devrim aksi takdirde başarıya ulaşamazdı. Cumhuriyet bu yüzden başarıydı.

“Başını açtığında cinsel bir obje olmayacaksın.

[Seçiminin bu olması dışında]”

mesajını başarıyla vermişti.”

7

“Dekolteliyi cesaret, gündelik ilişkileri aşk hayatı

olarak adlandıran Magazinler,

yer verdiği figürlerin olağan sayılabilecek

ilişki trafiği ile yetinemiyor,

‘dedikodu’ adı verilen hayali verilerle,

herkesin herkesle her gün

farklı bir ilişkiye yelken açtığı

sahte bir dünya yaratıyordu.

Bu tarzın sokağa model olmaya başlaması, toplumun özellikle muhafazakâr sinirlerinde sıkışma meydana getirmişti. Modernleşme bu olamazdı. Eğer buysa, çocuklarının modern olmalarına izin vermeyeceklerdi.

KIZLARINA

ÇABUK KAPANIN EMRİ VERDİLER.

Türkiye’de Televole magazin TV programlarının başladığı yıl ile

Tayyip Erdoğan’ın İstanbul belediye başkanı olduğu yıl aynı yıldır:

1994”

8

“Atatürk’le hiçbir ilgisi olmayan

Atatürk-çü-lükte ve sağ-sol arayışlarında

aranan deva bulunamamıştı.

Türk halkı çoğunluğu tek çözüm olarak, yozlaşmadan ve uyuşturulmadan kurtulmak için özüne dönmeye karar verdi.

DİNE DÖNÜŞ –

REFAH PARTİSİN YÜKSELİŞİ”

9

“Ülkenin gizli egemeni, Derin Elit;

yapmak istediği şeyin

tam tersi bir patlamaya neden olmuştu.

Toplum hızla dine doğru geri dönmeye başlamıştı. Yozlaştırma girişimi çok tehlikeli bir arteri attırmış ve toplumun önemli bir kesiminde Laikliğe olan krediyi bitirmişti.

O krediyi büyük Atatürk ve takipçileri

tırnaklarıyla kazarak kazanmışlardı.”

10

“Osmanlı’da bile örneği görülmemiş

bir siyasal ‘İslam’

şahlanmaya başlamıştı.

Refah Partisi’ni durdurmanın yolunun onun silahlarından istifade etmek olduğunu düşündüler.

Refah Partisi’nin ‘anlamsız’ yükselişini

durdurmak için arayışlar başladı.”

11

“Derin Elit,

‘Avamların elinde duran bir kitap var.

Kur-an.

 İşte o.

Onu bizim yanımıza çekecek din adamları bulup topluma öne sürün, bu şekilde din trendini kendi yanınıza çekebilirsiniz” mutabakatına vardı.

Diğer ciddiye alınamayacak reformist adaylar elenerek YNÖ görev aldı.

ÖNEMLİ NOT:

Bu kimsenin, bu görevi idealler veya ihtiraslar uğruna üstlenip üstlenmediği, bu yazıda tamamen bir karakutu olarak bırakılmıştır. Bir kişilik değerlendirmesi gerektirdiği için.”

12

“90lı yıllarda televizyonlarda başlayan

bitmek bilmeyen din tartışmaları

ve yaratılmak istenen reform,

YANİ DİNE VERİLMEK İSTENEN

YENİ ŞEKİL

asla gerçek ve samimi

bir Kur-an yenilenmesi içermiyordu.

Amaçlanan, karşı kesimin eline geçen siyasi gücü bu tarafa geri getirmek ve oyunu kurallarına göre oynamaktı.

Zan buydu.”

13

“Atatürk

– Elmalılı Kur-an çevirisi ilişkisinden

yola çıkmaya çalışılmıştı.

Oysa bu bambaşka bir projeydi. Atatürk Elmalılı’yı önderleştirtmemişti. İnsanlara neyi, nasıl yapacağını söyleme hadsizliğinde bulunulmaması şartıyla Kur-an’ı Türkçe’ye çevirtmişti.

Amaç,

herkesin kararını

kimsenin etkisinde kalmaksızın vermesiydi.”

14

“Atatürk’ün en önemli projelerinden

biri olan Türkçe Kur-an

aslen tümüyle havada kalmıştı.

Dinci kesim, Kur-an’ın ortaya çıkmaya başlamasıyla hadislere ve alim adı verilen kutublara ağırlık verir,

Kur-an’ı hiç anmaz olmuştu.”

15

“Diğer yanda, asıl ve en önemli eksik,

Laik Türkler de Türkçe Kur-an’a

ilgi göstermemiş,

dini sesi çok çıkan

fanatik din önderlerinin anlattığı

din olarak kabul etmişlerdi.

Mustafa Kemal Kur-an’ı defalarca okumuş, ister ateist ister dindar olsun, herkesin Kur-an’ın içinde asgari olarak ne yazdığından haberdar olması gerektiğini düşündüğü için bu projeyi başlatmıştı.

Fikri hür, vicdanı hür

bir nesil yaşatmanın yolu

bilgi sahibi bir nesil yaratmaktan geçiyordu.”

16

“YNÖ isminde sembolleşen dini reform,

dinci tarafı çürütüp,

önderlerini takipçileri nezdinde

küçük düşürmek ve bu yolla

üzerlerindeki siyasi tılsımı yok etme amacıyla

yola çıksa da,

 farklı birşey daha olmuştu.”

17

“Kur-an’dan korku duyan Laik Türkler,

yobazları çürütmek amaçlı

geliştiren argümanları,

dinin kendisi

ve bütünü olarak kabul etmişlerdi.

Ortada yükselen bir muhafazakar partisi olmasa kendisi de varolmayacak bir tefsirin yazılı ve sözlü içeriği kutuplaşma bazlıydı. Dindar kesimde hiçbir karşılık bulmamış bu içerik, belirli bir siyasi parti etrafında buluşan kalabalığın gayri-resmi ideolojisi halini almaya başlamıştı.

Diğer bir deyişle,

laik Türkler ‘Ilımlı İslam’ kuluçkası için

denek olarak kullanılmışlardı.”

18

““Kur-an’da başörtüsü yok”

çürütmelerinden alınan

kavgacı ideolojik güçle,

örtünen kızların örtüleri

cebren çıkarılmaya dahi çalışılmıştı.

Fikri hür, vicdanı hür nesil

zorlamayla oluşturulamazdı.

Bu ölümcül bir günahtı.”

19

“Gelinen noktada,

Siyasi ‘İslam’ projesi olan A partisi,

kendi doğal Tefsiriyle yola devam ederken,

C partisi en ölümcül hataya düşerek

kendi Kur-an Tefsiri’ni

-YNÖ yaklaşımını-

dine bakışı olarak içine almıştı.

Atatürk’ün hazırlattığı Elmalılı Tefsirinin üzerinde hemen hiç çalışmayan, bunu sadece dincilere dönük siyasi bir manevra olarak algılayan Cumhuriyetçi kesimdeki çoğunluk, bu hatasını telafi ve dinsel korkularını bertaraf etmek için bu reformun içeriklerini hatmetmeye başlamıştı.

Siyasi bir proje olarak yetiştirilmiş,

tez değil anti-tez olmak için yazılmış

bir Kur-an Tefsirini…”

20

“Yazılı ve sözlü bir Kur-an Tefsirinin yazarı,

C siyasi partisinin milletvekiliydi artık.

Tefsirci burada durmayacak daha sonra kendi kuracağı siyasi partinin başına geçecek ve bu partiyle %0.5 oy alacaktı. ‘Siyasi İslam’a başka bir Siyasi ‘İslam’la karşılık verme dalaletinde bulunulmuştu. Siyasetler üstü bir Kur-an’a gitmek yerine, her kutup kendi Kur-an’ına sarılmıştı.

Siyasileştirilmiş İslam meşrulaşmıştı, tam istediği zemin önüne serilmişti. Hodri meydan denilmiş ve kumar masasına oturulmuştu artık. Bu masadan kalkmasına izin verilmeyecektir artık. Daha doğru bir deyişle öyle sanılmaktadır. Oyunun kendi kurallarına göre oynanacağına inanmaktadırlar.

Oyunun yeni kurallarıyla tanışacaklardır.”

21

“Gerçek ve Yenilikçi

bir Kur-an Tefsirinin

Olmazsa Olmaz 7 kuralı.

1- Tefsir, toplumun bütün kesimlerini içeriye alabilecek kapsam ve kapasitede olmalıdır.

2- Tefsir, toplumun tüm kesimlerine eşit mesafede durmalı ve toplumun tüm kesimlerini eşit ölçekte eleştirmelidir.

3- Tefsir, rakamları ne olursa olsun sadece şakirtlerine yaslanır, herhangi bir kesime sırtını vererek diğer kesime yüklenmek için güç alamaz.

4- Tefsir, siyasi sonuç değişikliği hedefleyemez, tefsir her siyasette çalışmak üzere hazırlanmalıdır.

5- Tefsir, durum ne olursa olsun toplumun hiçbir kesimini aşağılayamaz.

6- Tefsir, sevgi mesajı taşır, hiçbir güç dengesine veya güçlerin el değiştirmesi hamlesine hizmet edemez.

7- Tefsir, örnek teşkil edecek bir insan modeli sunar.”

22

“7 kuralın 7si de yerle bir edilmiştir.

Siyasi olarak çok büyük bir çöküşün, en önemli kırılmış masa ayağı olmuştur. Ve en önemlisi, ortaya konan içeriğin Sevgi Kur-an’ıyla hiçbir bağı ve bağlantısı yoktur. Korku Kur-an’ının farklı bir versiyonu ortaya çıkmıştır.

Diğerleri modernlere korku vermek üzere

kaleme alınmışken,

bu farklı versiyondaki amaç

dincilere korku vermek,

modern insana ise ağrı kesici olmaktır.”

23

“Gerçek Kur-an Tefsiri,

 ortada bir fanatik dinci yoksa dahi

ihtiyaç duyulandır.

Gerçek Kur-an yobazın,

 ateist ya da dindar,

tüm formlarına karşı çıkar.

Binyılın Tefsiri,

insan yaratıcılığının önünü açar,

insan özgürlüğünün

tüm kilitlerini kırmak için hazırlanmıştır.

Dünyanın her kıtasında

her kesim insanın

sorunlarını sorgular ve çözer.

Gerçek Kur-an Namaz kaç vakittir’lerin,

kadının başı örtülür mü-örtülmez mi’lerin

konusu değildir.

Gerçek Kur-an medeniyettir.

Gerçek Kur-an gerçek modern hayattır.

Gerçek Kur-an insanlığın sevgi beşiğidir.

Gerçek Kur-an en renkli hayatın merkezidir.

GERÇEK KUR-AN ROCK ’N ROLL’DUR.

Binyılın Kur-an Tefsiri Levh-i Mahfuz

Levh-i Mahfuz,

‘Ilımlı İslam’ kalkışması değil

GERÇEK İSLAM’ın

masaya yumruk vurmasıdır.

Sponsoru derin elit değil, halktır.

Sizlersiniz.

Sevgiye aç-ık tüm gönüller.”

buRAK özDEMİR

 

www.izmirliahmetkaya.com

BİR KİTAP HAYAL EDİN

İçinden SONSUZLUĞUN kitabı

Kur-an-ı Kerim çıkacak

www.dogumgunu.com.tr

www.kur-an.com

www.tanrinindogumgunu.com

.

Ramazan’ın orucu ile KUR-AN’IN orucu

oruc

.

Ramazan’ın orucu ile KUR-AN’IN orucu

“Ramazan kültürü,

o kadar gelişmiş ve genişlemiştir ki,

gelinen noktada ORUÇ kaybedilmiştir.

Ramazan’ın orucu ile

KUR-AN’IN orucu farklı şeylerdir.

KUR-AN’IN orucu,

insanların yemeye ve içmeye

hasret kaldığı, irade ayıdır.

RAMAZAN’IN orucu ise,

Muhammedin hayatında hiç bilmediği,

görkemli iftarların orucudur.

İnsanlığın varolduğu günden bugüne,

bu kadar büyük bir ikilem içine düştüğü

çok az olmuştur.

Yememe-içmeme ayı Ramazan,

aşırı talep nedeniyle

yiyecek ve içeceğin en pahalı olduğu aydır.”

Levh-i Mahfuz – buRAK özDEMİR

www.izmirliahmetkaya.com

BİR KİTAP HAYAL EDİN

İçinden SONSUZLUĞUN kitabı

Kur-an-ı Kerim çıkacak

www.dogumgunu.com.tr

www.kur-an.com

www.tanrinindogumgunu.com

.

Bu yazı yeni bilgiye ön- uyumlanma yazısı.

ogrenci

.

Bu yazı yeni bilgiye ön- uyumlanma yazısı.

“Ağızlara artık ciklet gibi yerleşmiş,

kopyalana kopyalana yapıştır olmuş,

antik çağın spiritüel bilgilerini

yapıştırmayacağınız tek bir duvar varsa

o da burasıdır.

Şu sıkıntının kerameti şu hastalıktır diyor bir dostumuz.

“Hasta” olan dostumuz “Neden?” sorusunu sormuyor.

Her ikisi de Levh-i Mahfuz okumuş durumdalar.

Levh-i Mahfuz’un resmi profilinde

gerçekleşiyor bu diyaloglar.

Neden şu hastalık değil de bu hastalık?

Kim koymuş bu teşhisi ve neye dayanarak?

Bir mantığı bir delili var mı? Yok.

O zaman bilgi batıl. Nokta

Sağ tarafımız geçmişi, sol tarafımız geleceği

temsil ediyor yazmış birimiz.

Ya da tam tersi.

Geçmiş ve gelecek

ileri ve gerinin istikametin konusudur.

Yani 3 boyutlu bir düzlemden bahsediyoruz.

Bu 3 boyutlu hem somut hem soyut konuyu,

sağa ve sola indirgemek nasıl başarılmış?

Sağ tarafımızdaki sorunlar anneyle

sol tarafımızdaki sorunlar babadanmış.

Neden?

Neden tam tersi değil?

Görümceyle yaşanan sorunlardır belki.

Belki kayınvalidedir sorun 😊

Ramazan TV’sinde din programı

izliyormuş hissini yaşadım bir an.

İçinizdeki Nihat Hatipoğlu’na

bişeyler söyleseniz iyi edersiniz.

Ona Levh-i Mahfuz’la ruhun kitabının

yeni baştan yazıldığını söyleyin.

Rahat olsun.

Okusun.

Okusun.

Okusun.

Herkesin iyi niyetine

%100 inandığımı da belirtmeliyim.

Bunu bizlere içimize geçmişte yüklenmiş

eski programlar yaptırıyor.

Koruyun kendinizi derim.

Ve nerede olduğunuzu idrak etmek için

biraz daha çaba rica edelim dostlarımızdan.

Buradaki insanlar, buradaki dostlar

tüm dünyaya örnek birer insan olacaklar.

Yakında.

Sayfamızda yazılan yorumları

çevirip okuyacak 200 milletten insan.

Biraz daha sorumlu davranmamız gerekmez mi?

Bu sayfada bilgi, yeni baştan yazılıyor.

Dıdısının dıdısının gurusundan kulaktan kulağa,

yüzlerce yılda ele düşmüş

eski bilgilerle karıştırmamalı.

Bu bilgileri bin yıl önce ortaya atan rahip

neden öldü, bunu bile bilmiyoruz.

Şunun gibi.

Doktora gidiyorsun.

Apandisitinizi almamız gerekiyor diyor.

Neden diye sormaz mısın?

Azıcık sorgulamaz mısın?

Belki ihtiyacın olan şey apandisit değil

bademcik ameliyatı.

İkna edilmek için

kuvvetli mantık örgülerine ihtiyacımız olmalı.

Burada yeni bir bilgi,

yeni bir paradigma var.

Acıyla ilgili yazılmış

geçtiğimiz günün yazısını gerçekten okuyan biri,

acıları gıdıklayarak çözen paradigmanın aksine

acıları çileyle çözümleyen

bambaşka bir önermeye sahip olduğunu görebilir.

Bu yazıya,

acı ruhsal olarak şunu şunu ifade eder diye

başlayan bir yoruma girişiyorsanız yazık size.

Dur bir saniye.

Burada farklı bir şey var.

Otomatik cevap vermeden,

anlamaya çalışmalıyım diyorsanız da

ne mutlu size.

Burada herkes öğrenci.

Ben dahil.

Öğrenci olmak,

insanın kibrini rahatsız eden bir olgudur.

Burada herşey yeni.

Buraya katabileceğiniz çok değer var.

Ancak buraya öğretebileceğiniz

hiçbirşey yok.

Hele o yontma taş çağından nakil bilgilerin.

Bu bilgiler deva olsaydı,

dünya bu durumda olmazdı.

Yeryüzünde gelmiş geçmiş tüm ruhsal bilgiler

bugünkü dünyadan sorumludur.

10-15 sene bu dünya böyle devam etsin,

bu sorumlu bilgilerin arasına Levh-i Mahfuz da katılır.

Gözünün yaşına bakılmaz.

En başta ben kendim bakmam.

Herşey değişecek.

Hep birlikte göreceğiz.

Öyle dostlar var ki,

İsa’yı bir ölüyü diriltirken görse

“Ohoo o da bi şey mi,

bende bi şifacılık kitabı var

oku onu bak” diyecek formdalar.

Burada öğrenci olmanın tadına varın.

Ben öyle yapıyorum.

Kimi insanlar, sırf öğrenci olmak

kibrini rahatsız ettiği için kitap yazıyor

ve kendilerini yazar mertebesine çıkararak

bu travmayı atlatmaya çalışıyorlar.

Travma daha büyüyor.

Kimileri de Tanrı armağanı yeteneklerinin üzerine

burada öğrenciliğini gururla yaşıyor.

Gelişiyor.

Yeryüzünde bir insanın ulaşıp ulaşabileceği

en yüce unvan: Öğrencidir.

Dün öğrendiklerimi paylaştım,

öğretmenlik taslamadım,

ve en gurur duyduğum yanım

bu ebedi öğrenci ruh halimdir.

Okuyucu ailemiz dediğimiz

bu güzel zehir zemberek beyin sahibi insanlar da,

benimle birlikte öğrenen insanlardır.

Benim öğretmenlik yaptığım insanlar değil.

Sevgili dostlarımızdan gurur duymayacakları

yorumlarını kendileri silmelerini ve

yerine mutlaka ve sadece

Levh-i Mahfuz referanslı bilgileri

bizimle paylaşmalarını bekliyoruz.

Burada herşey diri ve taze olmak zorunda.

Sevgiyle”

 

İlave:

“Aşağıdaki bir soru üzerine:

İlim Çin’de de olsa

gidip bulunuz diyen bir peygamber,

putperestliğin tüm putlarını

neden paramparça etti,

tek bir küçük taş bile bırakmadı,

bunu bir düşünün isterseniz.

Unesco gibi bu putları

İnsanlık Mirası ilan edip

muhafaza da edebilirdi bu bakış açısına göre.

Peygamberimiz

Bilimi, Teknolojiyi gidin alın dedi,

Batıl bilgiyi değil.

Bunu demiş olsaydı Kuran’ı getirmezdi.

İyi denemeydi 😊

Sevgiyle.”

buRAK özDEMİR

 

www.izmirliahmetkaya.com

BİR KİTAP HAYAL EDİN

İçinden SONSUZLUĞUN kitabı

Kur-an-ı Kerim çıkacak

www.dogumgunu.com.tr

www.kur-an.com

www.tanrinindogumgunu.com

.

Levh-i Mahfuz’daki bağırarak bedenine komut verme sistemi

rejim

.

Levh-i Mahfuz’daki bağırarak bedenine komut verme sistemi

“Son aylarda hareketsizlik kaynaklı

5-6 kilo fazla yükledim bedenime

ve bu beni epey rahatsız etti.

Farklı beslenmeler denedim bir sonuç çıkmadı,

şu hengamenin içinde.

Levh-i Mahfuz’daki bağırarak

bedenine komut verme sistemine

başvurmadığımı farkettim. “

 

LMLMLMLMLMLM

Levh-i Mahfuz’dan:

DONA

Diyetler, kilo almak içindir. Ruh ve beden, sert tedbirlerden hoşlanmaz. Bedeninden istediklerin konusunda önce ruhunu ikna etmen gerekir. Gün geçtikçe gelişen o göbeğini hafifletmek istersen, kilo verme meditasyonundan yararlanabilirsin.

BEN

Oradan bile görünüyor değil mi? Nasıl kurtulacağım kendisinden?

DONA

Ellerinle kulaklarını bastırarak kapatırsın. Böylece ellerde biriken enerji, kulaklarındaki akupunktur noktalarına akacaktır. Midenin açlık-tokluk hissini belirleyen akupunktur noktaları kulağın içinden geçer. Bir yanda kulağın ısınmaya başlarken gözlerini kapayan sen, BEDENİNİ KARŞINA ALIR KONUŞMAYA BAŞLARSIN. Ona her şeyin yolunda olduğunu, artık senin için besin biriktirmesine gerek olmadığını anlatırsın. “Ben artık doydum ve bana daha fazla yemek yedirmeni istemiyorum. İhtiyacımız olmayan besinleri de sakladığın yerlerden çıkarmanı istiyorum. Bu sana verdiğim bir emirdir.” Dersin. Her gün 3-5 dakikanı buna ayırırsın. İnandırıcı olursan, vücudun sana “Spora başlamak istiyorum ben” yanıtını verecek ve her şey yoluna girecektir.”

LMLMLMLMLMLM

 

“Yazılmayanların ardına düşmekten,

hali hazırda yazılanlardan velinimetlerden

mahrum bırakmışım kendimi.

Nasıl bağırmışsam.

İçimden gelerek.

Gece.

Sabah kalktığımda tartıldım.

2 kilo.

Uçmuş.

Geceden sabaha.

Vücudum bugün zorla spor yaptırdı bana.

İştahımı düşürdü.

Ve ilham vererek ideal kilomu

doğru hesaplattı ilk defa.

Beden sağlıklı işleyişine kavuştu.

Kitaptan bir sayfayı uygulamamla.

Şimdi de yatağın üzerinde

Ölümsüz AŞ.K kartları kutusu buldum.

Genelde bu kutuların içinden

Hakito’nun oyuncakları çıkar bizim evde.

Kart varmış.

Son günlerde fena dağılan

evi toplarken yatağa bırakmışımdır.

Hem kendim için

hem de karşımdaki için çalıştırdım.

Sonuç yanakta patlayan bir tokat.

İnanarak çalıştığında,

ihtiyaç olan herşey fazlasıyla var

 LEVH-i MAHFUZ kütüphanesinde.

Diyeceğim o ki,

LOI’yi beklerken

elimizde mevcut olanların kıymetini bilelim.

Farklı arayışlar,

elimizde olanın

nasıl bir hazine olduğunu fark etmek

içindeki yaşanmış belli ki.

Şimdilik stop.

Sevgiyle”

buRAK özDEMİR

 

www.izmirliahmetkaya.com

BİR KİTAP HAYAL EDİN

İçinden SONSUZLUĞUN kitabı

Kur-an-ı Kerim çıkacak

www.dogumgunu.com.tr

www.kur-an.com

www.tanrinindogumgunu.com

.