Kendini Koşulsuzca Sev
Kendini Sevmek…
Yüz kiloluk bir kalbim vardı
ve minicik bedenim…
O minicik bedende binlerce anının,
olayın durumun ve insan hallerinin
özünü sevgimle taşıyorum…
Hayal kırıklıkları, bozulmuşluklar ve yapılmışlıklar, en mutlu ve en üzüntülü anlarımın coşkuları… Kalbimden bedenimi aştığım huşu dolu haller… Ve derin bir kavrayışla bir kez daha bir kez daha uyanıvermelerim… Hepsi benim içimde ve hepsi bana dair. Sizdeyken kendimi gördüm siyah, beyaz, gri…
Sevgi.
Tüm duygular hayal kırıklıkları
ve şükürler olsun mutluluklarım,
sevinç çığlıklarım arasında hep aynı mesaj vardı…
Sev Kendini
Daha Çok Sev…
Daha Çok…
Evet, kendimi seviyorum
ve kendime aşığım…
Yansımalar arasında gidip gelir ve yalpalarken… Yatay gittiğimi sanırken oysa en karanlık hallerimde dâhi kalbimin sesi aynı çığlığa uzanıyor…
Sev kendini…
Kendini sevmek her şeyi sevmek demektir.
Her şeyi.
Hayatın her yönüyle hayatına giren
binlerce sevgili arasında kendini bulmak…
Çok sevdiğim insanların
beni inanılmaz kırdıkları
ve incittikleri oldu.
Bunu istemeden de yaptılar…
Bir başka bakışta beni en çok incitenler
beni en çok sevenlerdi…
Beni ben yapmak için
aldığım kararlarda öncü oldular…
Ben oldular…
Benim yaratımım oldular…
Bunu fark edemediğim pek çok an
onlara kızdım ya da yaptıklarım için kendime…
Neden böyle yaptı?
Neden böyle oldu?
Neden böyle yaptım sorusu…
Sonra kocaman bir idrak kapımı açtı…
Yalnız değilsin…
Oyunu Fark Et!
Hiçbir şey Göründüğü Gibi Değildir.
İdrakini Aç ve Uyan.
Yarattığın Oyunun Esiri Değilsin…
Kurban Ya Da Katil Değilsin…
Sadece Sevgisin!
Burcu Özgeçen
http://indigodergisi.com/52/bo001.htm
Bütün öğretiler bizim talebimiz üzerine gelmiştir.
Bunu bilen kişi yargılama dürtüsünü yitirmelidir. İşte bu nedenle yargıladığı bu öğretilerin içine girmelidir, ön yargısızca. Bu kendini altüst etmek ve egoyu ben yaparak yükselmektir. Yani yargıladığınız şey olduğunuzu gördüğünüzde ve onu sevdiğinizde, artık ego(zihin) ve yargı ortadan kaybolur…
Bu tüm öğretilerin birleştiği ve tüm varlığın bir olduğunu tattığımız andır.
‘Biz’ dediğimizde kendi gücümüzün herkese dair olduğunu,
varlığımızın efendisi olduğumuzu biliriz.
Yaratırken ‘Biz’ için yaratmışızdır.
O, kendi içimizdir. Dışarısı değil…
Bu nedenle, bize öğretilenler dışında ‘yeni’ diye tanımlanan bilgiler ‘Ben’ merkezlidir… Çünkü ‘Ben’ kelimesi farkındalıkla söylendiğinde ‘Biz’ demektir, bir demektir. Kendi bilginizi seçerken ve uygularken kendinizi koşulsuzca sevmek ve varlığınızdan memnun olmak en güzeli. Kocaman bir varlığın bir parçası olduğunuzu, mozaik taşlardan biri olarak öteki dediğinizin en az sizin kadar gerekli ve yeterli ve değerli olduğunu, en önemlisi sevgi olduğunu bilemeniz gerekir. Kendinizin efendisi olmak istiyorsanız hiçbir öğreti ve yolu ve de yaşayışı yargılamadan kendinize en uygun olanı bulmalısınız. Bunun tek yolu deneyimdir. Koşulsuzca, ön yargısızca hiçbir şey bilmediğinizi ve diğerleri sandıklarınızın da sizle aynı olduğunu bilerek; binlerce biçimi deneyimlemenizdir. Bunun sonrası, kendi özünüzü yaratmakla, kendi yolunuzu bularak bu yolda üstatlığınızı ilan etmekle sonuçlanır. Bu en keyifli an, yolunuza çıkan binlerce deneyimle değerlidir. Bu an ve sonuç deneyim, gidilen yollarla keyiflidir. Gücümüz bize baştan verilseydi, burada, bu deneyim denizinde, binlerce parçaya bölünmüş olarak durmazdık.
Bu oyuna siz evet dediniz, kabul edin ve oynayın.
Kendi üstatlığınızı ilan edin, mürit de sizsiniz tanrı da…
Tüm bu sonsuzluk sizi destekliyor.
Biz Bir’iz.
Burcu Özgeçen
http://indigodergisi.com/arsiv/ozgecen33.htm
TEŞEKKÜR EDERİZ
Ahmet Kaya