.
Hayat, en güzel hediye…
Bi düşünsenize.
Ne kadar hoş bir söz değil mi?
Levh-i Mahfuz’u ilk okuduktan sonra
günlerce kendimize gelemedik,
sersemledik. Düşünsenize…
Üstü janjanlı rengarenk kağıt ile kaplı
bir hediye görünce çocuklar gibi seviniyoruz,
ayaklarımız yerden kesiliyor,
yere göğe sığamıyoruz,
gidip eşe dosta gösteriyoruz
hatta yanar dönerli abartılı
o rengarenk poşetleri hatıra olsun diye saklıyoruz.
Oysa hayat zaten BİZİM için en büyük hediye!
Peki, BİZE bahşedilen hediyeye seviniyor muyuz?
Onun kıymetini biliyor muyuz?
Kısaca far-kın-da-mı-yız?
FARKINDALIK öyle bir şey ki,
Levh-i Mahfuz ile ulaşacağınız BİLİNÇ düzeyinde
HAYAT ve HEDYE kavramlarını
ANDA yaşama bilinciyle özümseyeceksiniz.
Işık Bedeninizle olan
sonsuz HAYAT bilincinde olmak,
toprak bedenle üstlendiğiniz
HAYAT oyununun bilincinde olmak ancak
LEVH-İ MAHFUZ ile buluştuktan sonra mümkündür.
“Dünya hayatı yalnızca bir OYUN ve bir oyalanmadan başkası değildir. Korkup-sakınmakta olanlar için ahiret yurdu gerçekten daha hayırlıdır. Yine de AKIL erdirmeyecek misiniz?”
Güzel Kur’an-ın En-am Süresi 32. ayet
“Erkek olsun, kadın olsun, bir mü’min olarak kim salih bir amelde bulunursa, hiç şüphesiz BİZ onu güzel bir HAYATLA yaşatırız ve onların karşılığını, yaptıklarının en güzeliyle muhakkak veririz.”
Güzel Kur’an-ın Nahl Süresi 97.ayet
.