.
Gerçek yükseldikçe Yalan da çıkışa geçer.
“Geçtiğimiz binyıldan bugünlere gelen Müslümanlık,
tamamen ve tamamen
şeyhlerin, şeyhtanların,
ulema denilen zatların
kar beyaz popolarının
bekaasını sağlama almak için inşa edilmiş.
Kur-an’da bu şahsiyetleri yerin dibine sokmayan
tek bir harf dahi yok.
Hal böyleyken Kur-an’ın virgüllerini bile
eğip, bükerek, kırıp, dökerek saptırmışlar.
Dünyanın kötü insanı elbette çok.
Artık şu konuda hiçbir şüphem bulunmuyor.
Dinadamları yeryüzünün en utanmaz sınıfı.
Dünyanın sapık insanı da çok.
Bu tip insanlar en azından kendilerini saklı tutar,
sapkınlıklarını gizli gizli yaparlar.
Günahlarını bu kadar göğsünü gere gere sergileyen
bir başka insan güruhu daha olamaz.
Tanrı’nın ‘arkasından’ iş çeviren adam
bir düşün sana neler yapmaz?”
“Hakikatin sahne aldığı zamanlar,
Cehennemin daha da yakınlaştığı zamanlardır.
Dünya gerçeği konuşmaya daha başlamamışken
Gerçeği konuşmaya başlayan Dünyalılar
Değişimin karşısında cepheleşenleri Yalanlara mahkum eder.
Hakikatin sahne aldığı zamanlar
İnsanın yanılgı türeten yanının da tavana vurduğu zamanlardır.
Böyledir.
Gerçek yükseldikçe Yalan da çıkışa geçer.
Cennet yaklaştıkça Cehennemi de yanında getirir.
Cehennem ile Cennet birbirlerinden hiç ayrılmaz,
onlar bu yüzden iki ezeli ve ebedi kapı komşusudurlar.
Doğrunun ve Yanlışın adının konulduğu vakit,
kimse aslında yeni bir uzaya adım atmaz.
Yorumcu,
yaşadığı uzayın Cehennem mi yoksa Cennet mi olduğuna ikna edilir.
Yaşadıklarının yaptıklarına karşılık tükettiği azap olduğunu kavradığında acı,
eşiğini daha da aşar.
Cehennem asla kalkılıp gidilen bir cezaevi değildir.
Cennet de Cehennem de hesaptan otomatik ödemeli, adrese teslimatlıdır.
Hem Doğruyu yapmaya hem de Yalana maruz kalmaya sabreder isen,
Sen Cennet’e girmezsin,
Cennet senin içine girer.”
buRAK özDEMİR
BİR KİTAP HAYAL EDİN
İÇİNDEN SONSUZLUĞUN KİTABI ÇIKSIN.
.
.