Ceza alan müzisyenimiz hakkında zorunlu bir açıklama…
Müzisyenimizin sözlerini doğrulayan herhangi bir açıklamam bulunmuyor. Ben, Hayyam’a kesilen bir cezadan söz ettim. Hayyam’ın cennetin içki ile hurilerle ilişkiden ibaret bir mekân olduğu inançlarına ilişkin dizelerinin, çok değerli dizeler olduğunu düşünüyorum. Bir Müslümanın kafasını ellerinin arasına alıp düşünmesi gereken düşüncelerdir. Çok tepki görüyor çünkü bu cennet için yaşayan insanımız sandığımızdan da çok. Kalbinde gerçek sevgiyi yaşamayan insanların Huri hayalleri, dinin değil şehvetin konusuna girer. Oturup kendilerini gözden geçirmelerinde fayda görürüm.
Cennet cennet dedikleri birkaç köşkle bir kaç huri…
olarak cümlelendirecek olduğunuzda aynı düşünceyi, Başbakanın alıntı yapa yapa bir hal olduğu bir düşünür oluyorsunuz. Diğer şekliyle söylediğinizde ise tukaka bir Hayyam.
Neden? Çünkü, Yunus şu stratejik ifadeyle sonlandırıyor cümlesini:
İsteyene ver onları…
Yunus alana mani olmayayım derken, Hayyam ‘huriler için cennete girmek isteyen Müslüman erkekliğe’ olan itirazını bir tokat gibi seslendirmekte.
İşte bu yüzden Yunus’lara uzak, Hayyam’lara daha yakın buluyorum çizgimi. Stratejik ifadeler, kişilerin gerçek mesajı almasını engeller.
Yunus ile Hayyam’ın cennet konusunda aslında çok benzer düşündüklerini 2000′in 13′ünde biri açıklar da anca o zaman kavrarsın.
Tüm bunlar isteyene VER onları dediğin içindir.
Aynı zamanda, adı geçen müzisyenimizle aynı fikirde olduğumu söylemem de mümkün olmaz. Yvşk gibi kelimelerin sanatçılara yakışan kelimeler olduğunu düşünmem. Ve şunu hiç unutmayalım, insanları Allahçı olarak genelleyen hiçbir cümle isabet buyurmaz. Hiçbir genelleme isabet kaydetmez. Bütün erkekler şöyledir, bütün kadınlar böyledir diyen cümle baştan yanlış cümledir. Bütün Tanrı’nın doğum günü okuyan insanlar şöyle diye başlayan cümlenin sonuna ne yazarsan yaz tutturamazsın. İnsan çeşit çeşittir çünkü.
‘Allahçı’ ifadesiyle Tanrı’sına samimi ve sıcak bir gönülle bağlı insanların da kapsama girdiği de açıktır. Bu arada tweet ile retweet arasında hukukun bir fark görmemesine ben de katılmaktayım. Ben demedim o dedi, sağlam bir savunma noktası olamaz. Söz esas alınmaktaysa eğer.
Ancak. Tüm bunlar, ‘Tanrı’mıza küfreden ateist hapislerde çürüsün’ cinnetini geçirmekte olan muhafazakar reflekslere katılmamı da gerektirmez. Dindar kardeşlerimiz, Allah’ın ateistlere gösterdiği hoşgörüyü, Allah’ın kulları olarak kendileri gösterememişlerdir. Bu da çok açıktır.
Herhangi bir toplum kesimine ilişkin, bir rencide edici söz sarfedildiğinde yapılması gereken nedir? Mesele buradadır.
Ne yapılacağı çok ama çok açıktır:
DEMOKRATİK TOPLUMLAR YANLIŞ SÖZLERİ AYIPLARLAR. BU KADAR.
Yanlış sözler, şiddete kapı açmadığı müddetçe ki bu ölçüt Avrupa medeniyetinin de söylemleri cezalandırma/cezalandırmama konusundaki temel kıstasıdır, hukuk cezası gerektirmezler.
Bu müzisyenimizi ayıplarsın. Bir yorum da sen döşenirsin. Konserine gitmezsin. Sevmiyorum onu dersin. Bunlar da senin demokratik haklarındır.
Allah’a saygı göstermediği gerekçesiyle insanların zindana atılması ya da atılması hükmünün geri bırakılması, açık bir ZULÜMDÜR.
Bu zulme, şiir okuduğu için hapse giren bir başbakanın ülkesinde rastlanması da, bu başbakanı bekleyen kişisel ve müstakbel akibetler için gösterilmiş peşin gerekçelerinden biridir.
Geldiğin yeri unutursan, unutamayacağın yerlere götürürler seni…
sevgiyle.”
buRAK özDEMİR
http://www.tanrinindogumgunu.com/ceza-alan-muzisyenimiz-hakkinda-zorunlu-bir-aciklama/
Geldiğin yeri unutursan, unutamayacağın yerlere götürürler seni…
Geldiğin yeri unutursan, unutamayacağın yerlere götürürler seni…