DİN GÜNÜ
.
.
1.4.14 DİN GÜNÜ ŞAKA DEĞİL, İLAHİ ADALET
“Elektrikli ortamlarda kişilere değil zihniyetlere odaklanmak. RUHUMUZU bir kan davasının parçası olmaktan korumanın tek yolu bu.” bURAK özDEMİR
http://www.tanrinindogumgunu.com/atesten-gomlekii/
“Frankenstein kontrolden çıktı.
Din hocaları kendi yarattıkları canavarı durduramıyorlar.
KİBİR, sembollerle dolu DİN öğretisiyle birleşince
ortaya böyle bir canavar çıkıyor işte.
Bundan böyle ‘DİNDAR‘ başbakanları dindarlar bile istemeyecek.
Laik olsun BİZİM olsun Elhamdülillah diyecekler.
Canavarın ömrü ne kadar? Seçimler ne olacak? An itibariyle canavarın gerçek oy potansiyeli %0. Fakat bu sarsıcı deneyimde herkes için büyük tekâmüller olduğu için, Tanrı katının olağanüstü çabalarıyla oylar bir yere kadar tutulmaya çalışılıyor. Anketlerde görülen %30’lar ve hatta %20’ler bile aklın sınırlarını zorlayan, deşifre edilmiş mucizeler hükmünde. Mucizeler yakasını bir bırakacak olduğunda, potansiyel yüzde sıfır.
Bu tansiyonun bir hatta birkaç tık daha yukarısı olabilir, şimdiden hazır olalım. Canavara verilen Tanrısal misyon, ‘eserleriyle’ dindarları yüzleştirmek çünkü. Her şey hayır fakat Beklenmedik 1 Nisan olabilir ülkemizi bekleyen.
En ‘meşhur’ yazılarımızdan biri olan
Nisan 2008 tarihli BÜYÜK KOPUŞ FAZI’nın
gerçek olduğu günleri yaşıyoruz.
Türkiye’nin gündemi her zaman sıcak olmuştur ve dostlarımız hep ATEŞTEN GÖMLEK şu şu olanlar değil mi? sormuşlardır. Hep hayır demişimdir. Kötü görünüyor ama bu değil. Daha başka bir şey… İşte o ATEŞTEN GÖMLEK bugün giymekte olduklarıdır. Gördüğüm buydu.”
“Sorgulamalar…
Çatışmalar..
Nerede yanlış yaptıklar…
Kimlik bunalımları…
Yoksa?lara dönüşen acaba?lar…
Güç ve iktidar sarhoşluğundan uyanış…
Çok sancılı uyanış…
O meşum başağrısıyla gerçeğe açılması gözlerin…
Gerçeklerle yüzleşen gözler ve ağaran saçlar…
Düğmeleri iliklere birer birer geçen
ATEŞTEN GÖMLEKLER.”
http://www.tanrinindogumgunu.com/atesten-gomlekii/
“Bu yolun sonu büyük hesaplaşmanın DİN GÜNÜ’dür.
DEVRİM günleri böyle sarsıntılı olur.
İnsanın manevi beynini yorguluktan kilitler.
Sabah kalktığında yatağından hiç çıkmak istemezsin.
Sancı ne kadar büyük olursa, DOĞUM o kadar kutlu olur.
Sevgiyle tüm dünyaya, herkese sevgiyle”
buRAK özDEMİR
“Çanlar DİNCİ kesim için çalıyor…
Bir süredir çalıyor…
Uzun süre de çalmaya devam edecek…
Sessiz izleyicisiyiz BİZ bu sürecin…
Sorgulamalar…
Çatışmalar..
Nerede yanlış yaptıklar…
Kimlik bunalımları…
Yoksa?lara dönüşen acaba?lar…
Güç ve iktidar sarhoşluğundan uyanış…
Çok sancılı uyanış…
O meşum başağrısıyla gerçeğe açılması gözlerin…
Gerçeklerle yüzleşen gözler ve ağaran saçlar…
Düğmeleri iliklere birer birer geçen
ATEŞTEN GÖMLEKLER.”
“Büyük kopuşun küçük başlangıçları…
Birbirinden ansızın kopuveren DİN ile DİNDAR…
Bağlanmış kabukların yaraları yalnız bırakışı…
Kanayan yaralar, yarayan kanlar…
DİNİN DİNDARLARA DÜNYAYI DAR EDİŞİ…
Rahman’ın dolabından RAB şapkasını çıkarışı…
Ya Rab’la başlayan cümlelerin, Rabba vefasız ithamıyla son bulması …
ÖĞÜTLERE kapananlara acıyla dolu terapiler…
Çamurdan çıkan altın-feryadın içinden gelen ibret…
Kolay olana sırt çevirmenin zorlu yolu…
İhtişamı deneyimleyen mazlum şaşkınlığı…
Fazla uzun süren şaşkınlık-masumiyeti yitiriş…
Araçlara kurban edilmiş mukaddes amaçlar…
KİBİRLİ alınlara sürülmüş kurban kanının sahibinden geri çevrilmesi…
Masumiyetin kan kaybedişi…
İyi insan olmanın, iyi insan olmaya yetmediğinin anlaşıldığı o zorlu günler…
“İyi” ile “kötü”nün üzerinin bıçakla çizilmesi…
Doğru ile yanlışın çağının başlangıcı…
Doğruya susayan “KÖTÜLER”…
Yanlışa sapan “İYİLER”…
GERÇEĞİ bile bile DEVRİME ayak sürüyenler…
Allah’ın emrettiği DEVRİME direnen Allah askerlerinin başaşağı devrilişi…
Tarihin ibretlik biyografilere duyduğu o bitmez ihtiyaç…
Kahraman tüketen KİBİR değirmenleri…
O değirmenlere güç veren sonsuz nefesli kutsal rüzgârlar…
Hava, rüzgâr ve su…
Kader birliği yapmış gerçek kuvvetler ayrılığı…
Artık taşınamaz bir UTANCIN dizginlerinden boşalması…
Unutulan ahitler…
Tutulmayan sözler…
Geçip giden müddet…
Mühletin sona erişi…
Kulak patlatan bir yüksek ses, en yüksek GONG sesi…
Yeni saatin sıfır-sıfırdan başlangıcı…
TEPETAKLAK AMA YEPYENİ BİR MEMLEKET…
Sancılı bir doğumla beraber
dünyaya açılan ışıl ışık gözler…
En güzel saatin ilk saniyeleri…
Durmaya değil…
Tersine döndürmeye meyilli…
Yavaşlayarak yavaşlatan unutulmaz DİŞLİLER…
Sonsuzluğa ayarlı, bir kutsal duvar saati…
Ve onun küçük DİŞLİLERİ…
Sancılı bir DOĞUM-büyük dişlinin büyük kan kaybı…
Sıfır-sıfıra ayarlanmış tüm saatler için…
Beş onda dokuz…
BÜYÜK KOPUŞ FAZI…
.
.
Güzel Kur-an’ın İnfitar s. 14-15-16-17-18-19. Ayet
“Ve şüphesiz kötü olanlar da, elbette çılgınca yanan ateşin içindedirler. Onlar DİN GÜNÜ oraya yollanırlar. Ve ondan ayrılıp-kaybolacak değildirler. DİN GÜNÜ’nü sana bildiren şey nedir? Ve yine DİN GÜNÜ’nü sana bildiren şey nedir? Hiç bir nefsin bir başka nefse herhangi bir şeye GÜÇ yetiremiyeceği gündür; o gün emir yalnızca Allah’ındır.”
Güzel Kur-an’ın Vakıa s. 51-52-53-54-55-56. Ayet
“Sonra gerçekten siz, ey sapık olan YALANLAYICILAR, Şüphesiz ZAKKUM olan bir ağaçtan yiyeceksiniz. Böylece karınları ondan dolduracaksınız. Onun üzerine de alabildiğine KAYNAR sudan içeceksiniz. Üstelik ‘içtikçe susayan hasta develerin’ içişi gibi içeceksiniz. İşte bu, onların DİN GÜNÜ’nde şölenleridir.”
Güzel Kur-an’ın Hicir s. 35. Ayet
“Ve şüphesiz, DİN GÜNÜ’ne kadar LANET senin üzerinedir.”
BİR KİTAP HAYAL EDİN
İÇİNDEN SONSUZLUĞUN KİTABI ÇIKSIN.
.
.