.
“Değiştim. Pusulam da bu…”
“Değerli sanatçı Yılmaz Erdoğan,
Onyıldan fazla bir zaman sonra
tek kişilik sahneye geri dönmüş.
Tıklım tıklım salonda binden fazla insan var.
Kendi yolculuğunu bir mizah ustasına
ve ruh yolcusuna yakışır biçimde anlatıyor…
Bitmek bilmez kahkahaların arasında,
kendi yolcuğunun dönüm noktasını anlatmak için
“Belki duymuşsunuzdur
Levh-i Mahfuz / buRAK özDEMİR…”
dediği sırada arkada dev bir kitap resmi beliriyor.
Yakışıklı mı yakışıklı bir kitap…
Ve salon kitabı alkışlıyor…
Kendiliğinden.
Değerli seyircilerin arasından ulaşan bir yorum şöyle:
“Herkes okuyor ancak ben bu kitapla değiştim
demeye korkuyorlar.
Yılmaz Erdoğan buna harika bir öncülük yaptı…”
Ufku açık ustalar kolay yetişmiyor.
Kolay değişmiyorlar, hayata sıfırdan başlayan birine göre
onların değişimleri daha zorlu.
Ama da değişmeye başladıkları zaman,
auralarıyla toplumlarına katkıları büyük oluyor.
Kuran’da ‘Önde Gelenler’ olarak işaretlenmiş,
altı çizilmiş bir kategori bu.
Önde gelenler Geriden gelenlere dönüştüğünde,
o toplumlar
cehennem ülkesinde yaşamaya mahkum kılınıyorlar.
Kitabın tanıtımında değilim, hiçbir zaman da olmadım.
Yeni insanlara ulaşmaktan daha çok,
insanların diğer insanların hayrına
çaba göstermesi mutlu ediyor beni.
O gün, o sahnede başka birşey oldu.
Yılmaz Erdoğan,
cehennem ülkesine dönüşmeye başlayan bu topraklarda
10 yıldır ölüm sessizliğine bürünmüş
‘Önde Gelenler’ kategorisinin ve ülke genelinin,
onur ve şerefine sahip çıktı o gün.
Bir insanın hayatında kurup kurabileceği
en şerefli cümleyi kurdu:
“Değiştim. Pusulam da bu…”
“Ne yani Türkler böyle bir kitabı 10 sene boyunca,
yazarıyla aynı havayı soludukları halde
tek satır konuşmadılar mı?”
utancını yumuşattı bu gösterisiyle.
Önde Gelenler kategorisi bir yumurta gibi çatladı
ve iki alt kategoriye ayrıldı.
Ustalar ile Dut Yemiş Bülbüller.
Lord of Islam’ın hemen öncesinde olması
herşeyi daha da anlamlı kıldı.
Bir ilk’e atılan bu imzayı o gün olduğu gibi
bugün de ayakta alkışlıyorum
🙏🏻🙏🏻🙏🏻🙏🏻🙏🏻🙏🏻🙏🏻🙏🏻🙏🏻🙏🏻🙏🏻🙏🏻🙏🏻🙏🏻🙏🏻”
Sevgiyle
buRAK özDEMİR
.
.