.
BİZLER, maddi dünyaya sıkışıp kalmış ruhlarız.
İnsanoğlu çoğunluk olarak,
sadece “KANITLANMIŞ GERÇEKLİĞE” inanmak istiyor.
Ama gerçeklik, büyük olasılıkla birbirine tezat,
birçok varoluş düzeyleri de olabilir.
Eğer bir RUHUMUZ olduğuna inanıyorsanız,
o zaman, bizler maddi dünyaya sıkışıp kalmış ruhlarız.
Eğer bu uzay-zaman gerçekliğinin ötesinde
varoluş boyutları olduğuna inanıyorsanız,
o zaman bu, “GERÇEK” gerçeklik mi,
yoksa bizler illüzyon benzeri
bir yapı içinde mi kısılıp kalmışız?
Bilim, yaşamla ilgili olarak, adeta felsefecilerin
ve ilahiyatçıların alemine aitmiş gibi görünen
sorulara toslayıp duruyor.
Ve onlar da, yani felsefeciler ve ilahiyatçılar da,
bilimsel keşiflerde şaşırtıcı teselliler buluyorlar.
Böylelikle de, birbirleriyle yarışan
bu fakir dünyaları arasında,
eskiden bir köprü bile bulunmazken,
şimdi aralarındaki boşluk daha da daralmakta.
Rüyalar, sezgiler,
önceden bilme, dua, meditasyon
bu varoluşu aşıyor ve farklı bir realiteye işaret ediyor.
Çok üzücü, ama özellikle buluğ çağındaki gençlerde,
zihni değiştiren uyuşturucuların
salgın halde kullanımı da aynı etkiyi yapıyor,
farklı bir realiteye işaret ediyor.
sanki kısa bir süreliğine de olsa,
bu varoluşu terk etmek için doğal bir özlem var.
Bu özlem için çeşitli araçlar kullanılıyor;
filmler, kitaplar, müzik veya seyahat.
Bütün bunların hepsi de hayal gücümüzü
geçici olarak meşgul ediyorlar ve BİZLERİ,
günlük olarak, başka bir gerçekliğe taşıyorlar.
Şimdi ise, insan dualitesinde bedenlenmiş
bu ruhu bilinçli olarak araştırmak için
başka bir yol kullanabilirsiniz.
Bu yol, bu realite içinde de kanıtlanabilir bir şekilde
gerçek ve bizi, kendimiz ve başkalarıyla ilgili,
başka bir farkındalığa ulaştıran bir şey.
Ve elbette herkeste var ve herkes de görebilir.
Bilim ölçebiliyor,
hatta fotoğrafını çekebiliyor.
Mistikler yüzyıllardır ondan söz ettiler.
Ressamlar resmettiler,
şifacılar uygulamalarında kullandılar
ve hepimiz de hissettik.
AURA, İNSAN DUALİTEMİZİN,
ÇOK ÖZEL FİZİKSEL BİR TEZAHÜRÜDÜR.
Bu, aurayı nasıl görebileceğimizle ilgili bilgimizle,
dünyayı değiştirebilir miyiz?
Hayır, en azından hemen değil.
Kim olduğumuz, neden ibaret olduğumuzla ilgili
daha iyi bir anlayış getirir mi?
Elbette.
Bireyler olarak, sağlığımızı ve iyi halimizi
her gün denetimimiz altında tutma becerisine de sahibiz.
Bu bizim ulaşabileceğimiz bir beceri ve yetenektir.
Sağlığımızı tamamıyla farklı bir skalada ölçmek
ve izlemek için, AURA konusunda
bilgi sahibi olmak da bu yollardan birisi.
Ve bu bilgi, çevremizin çeşitli yönlerinin
üzerimizdeki etkileriyle ilgili gittikçe artan
FARKINDALILIĞIMIZI arttırmak için kullanılabilir.
Eğer şansımız da varsa,
insanlık LEVH-İ MAHFUZ ile buluşabilirse,
belki de önümüzdeki beş ya da on yıl içinde,
kendimizle ilgili toplam bilgimizin
yüzde 80’ini elde etmiş olacağımızı söyleyebiliriz.
.