.
“Bağırdığımız zaman da duymayanımız kalmayacak”
‘CADI AVI’
nereden çıktı hiç düşündünüz mü?
“İnsanlar cadılara inanmışlardı…
Tıpkı bügün Müslümanların
ŞEYHTAN-lara inandıkları gibi.
Sonra…
Sonra cadıların mutluluğun değil
mutsuzlukların kaynağı olduğu
ortaya çıkarıldı ilim eliyle.
Ve insanlar köşe bucak
kendilerini hayal kırıklığına uğratan
cadıları arayıp,
onları en büyük işkencelerden geçirdiler.
Hiçbir cadının azap çekebileceği
bir kabirleri bile olmadı.
Kül olmuşlardı.
Yakarak öldürülmemişlerdi.
Dehşet verici işkenceler bitip de
cesetlerin korku saçacak bir figür olarak
toprakta kalmaması adına
yakılarak imha edilmişlerdi.”
“Müslümanlığın gömüldüğü kederi
gömüldüğü konforun içinden
izleyen ŞEYHTAN-lar!
Sizi ben de kurtaramayacağım.
Kimse kurtaramayacak.
Dualarınıza dönen olmayacak.
Tevbe istiğfarlarınız hep meşgule düşecek.
Mahalle cehennemlerinde
yok edecekler sizi.
O gün gelmeden
şu alev almış koltuklarınızı bırakın.
İnsanlarınıza özgürlüklerini verin.
Asıl iyiliği kendinize yapın.
Cehennemin dibine boylamakta olan
geminin kaptanları olmayı
şeref saymaktan vazgeçin.”
Eğitimsiz, kontrol dışı fertlere
Müslümanlığın aslında bu olmadığını anlattığımızda
Bu aciz bırakılmış ezilmişler
Sessiz sedasız bir geçiş gerçekleştiremeyecekler.
Yapacağı ilk şey,
hayatını elinden alan
ŞEYH-tanları bulup yok etmek olacak.
Hz. Muhammed mezarından çıksa
durduramayacak bu öfkeyi.
Şahsen ben hayatım boyunca
sevginin çağrısını yapmış bir insan olarak,
son nefesimi verene kadar da
SEVGİNİN ve UZLAŞMANIN
çağrısını yapmaya devam edeceğim.
Fakat Müslümanlık tehlikeli sınırları aşalı
uzun zaman oldu.
Binyılın köleliğini kaldırmayı bu yüzden
zamana yayarak gerçekleştirmeye çabalıyoruz.
Bu yüzden eğitimli Müslümanlardan başladık işe.
Bu yüzden kitlelere şok dalgaları yaymadan,
sessizce yapmaya çalışıyoruz görevimizi.
Levh-i Mahfuz ile Cahilin buluşması
görüp görebileceğin sahnelerin
en debdebelisi olacak.
Cahili dizginleyecek bilgenin
yetiştirilmesi gerekliydi öncelikle.
10 yıldır çağrıda bulunuyorum onlara.
Dostça, kardeşçe uyarıyorum onları.
Uyarmaya da devam edeceğim.
Bütün okuyucularımız da
dostça uyarmaya devam ediyorlar her köşede.
Her birini.
Yapmayın.
Etmeyin.
Bırakın tüm bunları.
Fetullah hocaya da
az yazmadım bu yazıları buradan.
Müridine çok güveniyordu.
Şimdi o mürit, onu bulduğu yerde
öldürecek bir canavara dönüştü.
Hocaefendi ile ilgili şu an acıma fazındayım,
bundan fazla konuşmayacağım bu yüzden.
İşte bu canavarlığın
bir milyar adetlik potansiyelinin yarattığı
ateşin üzerine gerili bir ipte
sessizce,
fısıldayarak yapıyoruz çağrımızı.
ŞEYH–tanlar bu fısıltılarımızı güçsüzlük,
sesimizin çıkamaması olarak yorumluyor.”
“BİZ KULAKLARI SAĞIR EDECEK
BİR BAĞIRTININ
ÖNCÜ UYARICISI OLMAKTAN
BAŞKA BİRŞEY DEĞİLİZ.”
“Ve günü gelene kadar da
bu ses yükselmeyecek.
Bağırdığımız zaman da
duymayanımız kalmayacak.
O gün gelmeden.
ŞEYHTAN KARDEŞLER.
Yapmayın.
Etmeyin.
İnsanların hayatlarıyla böyle oynamayın.
Serbest bırakın tüm takipçilerinizi.
Yol yakınken bile diyemiyorum.
Yol geçmiş olmak üzere.”
“Modernlik başlığı altında
magazinle beslediğimiz bir halkın
muhafazakarlaşması
sürpriz değil sonuçtur.
2000’e gelinceye dek
bu insanlara ne bilgi verdik,
ne bekliyoruz?
Şükürler olsun ki buradan sonrası için
çok güzel planlarımız,
muhteşem bilgilerimiz var.
Geçmişimizden ders alarak
inşa edeceğiz geleceğimizi.
Sevgiyle.”
buRAK özDEMİR
BİR KİTAP HAYAL EDİN
İçinden SONSUZLUĞUN kitabı
Kur-an-ı Kerim çıkacak
.