Herşeyden ÖNCE İNSANIZ
.
.
MANİFESTONUN ADI GAZZE
Bir yurt düşünün.
Sağından, solundan,
yerinin altından,
havasının üstünden
abluka altında.
İlaç bile gönderemiyorsun.
Yavaş yavaş öldürülüyorsun.
Aceleleri var oysa.
Senin daha hızlı ölmeni istiyorlar.
Sen öl ki, Büyük İsrail biraz daha büyüyebilsin.
Üzerine yağmur diye bombalar yağıyor.
Evlatlarının soğuk bedenlerini son defa koklayıp toprağa veren onlarca, yüzlerce baba.
Bu insanlar,
21. Yüzyılın orta yerinde soykırıma tabi tutuluyorlar.
Herşeyi yaşıyorlar,
gel gör ki bir türlü ‘mağdur’ olamıyorlar.
Zaten Müslümanlar herşeye uğruyorlar da bir türlü mağdur olmayı beceremiyorlar.
Yahudilerse her daim mağdur…
Ebu garip hapishanesinde erkeklik, kadınlık organlarıyla
şimdi buraya yazamayacağım işkencelere uğrayanlar ‘İsrailliler’.
Irak’ta da zaten milyonlarca Yahudi öldürüldü, tecavüze uğradı.
Filistin’de öldürülenler de onlar.
Bombalar Yahudilerin üzerine düşüp, kollarını bacaklarını parçaladığı sırada
oleeeyler çekip kutlamalar yapanlar, ‘gol’ sevinci yaşayanlar da hep Müslümanlar.
Okumuş aydın akademisyenlerinden
analarına kız kardeşlerine tecavüz etmeliyiz şeklinde ‘müthiş’ bir akademik çalışmaya imza atıyor.
Akademik tecavüz.
Bu da Müslümanların yediği bir halt olmalı.
Hiçbiri yetmiyor.
Tüm bunların üzerine bir de devlet başkanları birbiri ardınca senin acını teskin edecek açıklamalar yapıyorlar:
İsrail’in kendini savunma hakkını destekliyoruz…
Oooy, oooy…
Ne demeli, ne demeli.
Din anlayışlarımızda şu an için farklılar var diye,
din kardeşlerimi bu vahşi zulüm durum karşısında yalnız bırakacak değilim.
Oh olsun size diyecek de değilim.
Hoşlanmadıklarımızın başlarına gelen felaketleri tekâmülle izah etme eğilimimiz var.
Ve bu eğilim her seferinde bizi insanlıktan da kendi tekâmülümüzden de bir adım daha uzaklaştırıyor.
Birisi sana saldırdığında,
mesela kolunu kesmeye çalıştığında İMDAT diye bağırma o zaman.
Yaşasın! Yeni öğremelerle dolu yepyeni bir serüvene doğru yol alıyorum yaşasııın! diye bağır.
Ya da şöyle de;
İMDAT demiyorum. Çünkü bu felaketi kendime ben çektim. Hakettim.
Beyefendi kolumu kesecek, siz lütfen rahatsız olmayınız.
Bakın, bütün bilgileri, öğretileri bir kenara koyalım.
Üzerine hangi kılıfı geçirirsen geçir,
insan tenidir bu, çimdikledin mi canı yanar.
Bu gerçeği hiçbir sözde felsefe değiştiremez,
mazur gösteremez,
acı ama kaçınılmaz işte’leştiremez.
Ne var canım IŞİD de öldürüyor,
İsrail öldürmüş çok mu demeye geliyor iş.
Müslüman soykırımcısı IŞİD’in
din hanesine ‘Müslüman’ yazanlar…
Allah’ın bahşettiği zeka isimli velinimeti
daha iyi kullanmaya davet ediyorum sizi.
Ayrıca, tut ki IŞİD has Müslüman diyelim, ne değişir?
Kumsalda top oynayan Gazzeli çocukların maçın sonunda parçalanmalarını haklı mı kılar?
Bu insanlar öldürülmek zorunda mıdır?
Daha doğrusu sen,
Müslümanların katledilmesini mazur görmek zorunda mısın hep?
Önce 11 Eylül, sonra IŞİD. Ve şimdi yeniden Gazze.
Müslümanı yokedilmesi gereken vahşi bir tehlike olarak algılatıp,
ondan sonra Büyük İsrail’inin gelip o ‘vahşileri’ bir güzel yoketmesi üzerine kurulmuş bütün düzen.
Bu komployu yutmak zorunda mıyız?
Müslümanlar gerçekten de herşey olabiliyorlar ama bir türlü mağdur olamıyorlar.
Ben Türkiye’de yaşayan Türk bir Musevi yazar olsam,
birkaç kişi benim kitaplarımın boykot edilmesiyle ilgili tweet attığı zaman,
ortaya çıkıp kendimi mağdur ilan etmeden önce
biraz utanırım.
Boykotun saptal bir uygulama olduğunu ve hiçbir zaman işe yaramadığını bilmeyen kalmış mıdır?
Tut ki boykot çağrısı yapıldı ve tuttu.
Tek bir kitabım dahi satılmıyor.
Yukarıdaki insanların halen yaşamakta olduğu trajedi yanında bu ‘trajedi’ biraz fazla yumuşak kaçmaz mı?
Ayrıca kitapları boykota gerek yoktur.
‘İnsanlığın canını yakan bu iğrenç düzen şöyle böyle ama bana da bir köşesinde iyi bir yer verdi. Aman dur sesini çıkarmayayım.’ dediğini hissettiğim hiç kimseyi okumam. Yerli, yabancı farketmez. Ani duygusal tepkilere de gerek yoktur, İsrail vahşetlerine de.
Vicdanım ve aklım bana böyle emreder.
Burası benim için liberalizmin, ‘Hepimiz Hrantız’ların bittiği yerdir.
‘Hepimiz Herşeyden Önce İnsanız’ların başladığı yerdir burası.
Her ne algı kampanyalarının eşliğinde gerçekleşirse gerçekleşsin,
insanların mağdur edildiği her güne isyan etmeye devam edeceğim.
Gazze, Irak ve dünyanın diğer tüm mağdur yurtlarını
her okuduğumda, her izlediğimde
insan evladını bu hale düşürenlerden insanlığın intikamını,
insanca almaya yemin etmeye devam edeceğim.
ALIŞMAYACAĞIM.
REDDEDİYORUM.
Sevgiyle”
buRAK özDEMİR
.
BİR KİTAP HAYAL EDİN
.
.