Her insana, hayatının bazı dönemlerinde, ilahi bir lütuf olarak ÖZ benliğinle tanışma, onu fark etme, onu deneyimleme ve IŞIK BEDEN BİLİNCİ dediğimiz ya da Ruhsal beden diye dillendirdiğimiz o hallenmelere izin verilir, kapı açılır. Ne var ki dünyanın maddesel ve materyalist yönü o durumda ya da o makamda sürekli kalmanıza engeldir.
Bazen bu deneyiminiz
kendi özgür iradenizi kullanarak gerçekleşse de,
bazen sizden istek olmasa da
Tanrı, varoluş bilincini deneyimleyin
ve özümseyin diye,
BİZE bir HEDİYE ANAHTAR sunar,
belirli bir süre deneyimleyebilmemizi sağlar.
Bu anahtar, bazen bir RÜYA,
bazen bir insanla karşılaşma,
bazen gerçekten bir KAPININ anahtarı,
bazen ÖLÜM ile burun buruna gelme,
bazen de LEVH-İ MAHFUZ adlı
bir kitap ile vesile olabilir.
Ve artık SİZ, tüm hareketlerinizle
çok hassas bir şekilde izlenirsiniz.
“Fakat ateşe yaklaşınca bir ses ona “Ey Musa!” diye seslendi. “Benim, ben! Senin Rabbin! Öyleyse artık pabuçlarını çıkar. Ve bil ki, sen iki kez kutlu kılınmış vadidesin. Ben seni seçtim, öyleyse artık vahiy olunanı dinle.” Taha Suresi 11-12-13.
Hadi artık, denizin kıyısına kadar gelmişsiniz,
bir adım daha atsanız
serin ve ferahlatıcı sularda yüzeceksiniz
ama kavurucu, öğle güneşinin yakıcılığı altında
cehennem azabı çekmeyi yeğliyorsunuz.
Bu trajediye bir son verin artık.
LEVH-İ MAHFUZ ile buluşun.