HAKİKAT, GERÇEK Mİ?
Levh-i Mahfuz, hem HAKİKAT hem GERÇEK.
Gerçekliğin bir parçası RUHUMUZDAN kendisini bize göstermiyorsa onu alamayız, farkında bile olmayız.
Bir başkasının önemli olduğunu düşündüğü
bir nakil olmamalıdır.
İçimizdeki her OLASILIK değerlidir
ve bilince çıkartılmayı hak eder
ancak ifade edilmesi gerekli değildir.
Semptomlar, rüyalar, kazalar hatta aksilikler;
bunların hepsi yerine getireceklerimiz konusunda
RUHSAL BEDENİMİZİN
bize bir şeylerin kritik olduğunu anlatma yollarıdır.
Baş ağrısı çekebilirsiniz ya da sırtınız ağrıyordur
veya kendinizi sürekli yorgun hissediyorsunuzdur.
Ya da sürekli aynı rahatsız edici RÜYAYI görüyorsunuz.
Sizin için neyin doğru
neyin yanlış olduğunu bulmak için
sınıflandırmayı yapan bilinçli egonuz değil
ruhsal bedeninizdir.
Ki bu bilinç dışılıktır.
Eğer semptomlarınızı dinlerseniz bunlar bilinçli hayatınızdaki değişimi başlatmak için kullanabileceğiniz bir resim yaratacaktır. Bunu bastırılmış bir şeyin yanlış yerde olduğuna dair bir anlayış izleyecektir, doğal olarak bu iyi veya kötü değildir, sadece yanlış yerleştirilmiştir.
Levh-i Mahfuz bakış açısından,
RUHSAL BEDENE ait olmayan bir şey yoktur,
sadece yanlış uygulanan şeyler vardır.
Bizim hatamız bir şeyi yanlış yerleştirmek
veya potansiyeli yanlış zamanda kullanmak
ve ona KÖTÜ demektir.
Aydınlanma yoluna girmek
ve günlük yaşamda olanları aşmak için
onları aşılması gereken bir dizi
engel olarak görmek yerine
onları kucaklamalısınız.
Bu, egonuzu alıp onu bir yerlere
sarf etmeniz gerektiği anlamına gelir.
Eğer GÜÇ ve ÖZGÜRLÜK
kaçınılmaz olarak sarf edilmişse
bölünmüş bir dünyanın sabit korkusundan
kurtulmuşsunuz demektir.
Bu korkuyu kaldırmak için
sadece olanları KABULLENMELİSİNİZ.
Bu kadar basit ancak bu kolayca başarılamaz,
zira aynı zamanda YARGILAMAMALIYIZ.